NARİN’İN NARİN BEDENİNDE
‘ALÇALMAK VE YÜKSELMEK’
Gece koyu, gece katran karası, mehtabın cılızca dereye düşen yansıması isteksizce ışıldıyor. Sazlıklardan her zaman yayılan yosun kokusu kesif, vahşet sinmiş her yere, iblis ruhluların bataklığa çevirdiği dünyada güzel olan her şey anlamını yitirdi, suyun şırıltısı, kurbağa sesleri, servi ağaçlarının hışırtısı, rüzgarla salınan otlardan yayılan rayiha, boşlukta kaybolup silikleşiyor.
Çuvalın içindeki, lime lime dağılmaya başlamış narin bedenin ruhu ebediyet yolculuğunda. Sema da yıldızların arasından Kutsal ailenin! Çok değerli kutsallarının, erdemlerinin, üstün ahlak! anlayışlarının yüce birlik ve bütünlüklerini, kutsiyetle kutsadıkları ulviliklerinin, küçücük bedeninden korkularından, nasıl tir tir titrediklerini, artık aralarında olmadığının huzuru ve güveni içinde seyrediyor.
Geleceğini karartacak olan, irin kalplilerin, onu merhamet kırıntılarıyla ihya edecek kudretli, yüce gönüllerinin! Kirli, riyakar,iki yüzlü alemlerinden yolun başında kurtulduğuna hüzünle karışık memnun olmalı.
Gazap elçilerinin yarattığı vahşet sarmalında cinsiyeti ve varlığından dolayı zaten yaşayan bir ölüye dönüştürüleceği yaşamında, ‘Suç unsuru!’ olduğu gerçeğiyle sekiz yaşında yüzleşti.
Yaşanmamış, yaşayamamış, yaşatılmamışlık, yaşayamadıklarının ‘Yasaklar Labirentinde’ yaşananlara şahit olmanın bedelini, bedeninde, kalbinde, ruhunda ıstırabın en acısını duyumsayarak ayrıldı zebaniler diyarı dünyalarından.
Alçalmanın, sefilliğin en dibindekiler yükselmek için, yüksekmiş! gibi bilinmek için dağılmaya başlamış kuş kadar bedenini suyun en dibine bıraktılar, cesetinin yükselmemesi için üzerine taşlar yığarak.
Çünkü Narin yükselirse, onlar yüksek bilinemeyecekti…
LEV TOLSTOY
DÜNYA ÜZERİNDE HİÇBİR VARLIK İNSAN KADAR ALÇALAMAZ VE İNSAN KADAR YÜKSELEMEZ…