Uşak Escort Eskişehir Escort Van Escort Edremit Escort Mersin Escort Tarsus Escort Akdeniz Escort Erdemli Escort Mezitli Escort Silifke Escort Toroslar Escort Yenişehir Escort Antalya Escort Alanya Escort Kuşadası Escort Marmaris Escort Bodrum Escort Fethiye Escort Çorlu Escort Çerkezköy Escort Konya Escort Kayseri Escort Diyarbakır Escort Van Escort Bağcılar Escort Küçükçekmece Escort Esenyurt Escort Bursa Escort Çanakkale Escort Erzurum Escort Trabzon Escort Denizli Escort Edremit Escort İzmir Escort Çeşme Escort Bornova Escort Karşıyaka Escort Buca Escort Bodrum Escort Porno gavat Porno Porno Grup Sex Türkçe Altyazılı Porno Hırsız Porno Hd Porno Amatör Porno Ensest Porno Gavat Porno Genç Porno Hd Porno Konulu Porno Liseli Porno Oral Seks Porno Türk Porno Türbanlı Porno Türkçe Altyazılı Porno Zenci Porno Lezbiyen Porno Van Escort Ankara Escort Hatay Escort Afyon Escort Batman Escort Gaziantep Escort Mardin Escort Kayseri Escort Eskişehir Escort Konya Escort Adana Escort Mersin Escort Diyarbakır Escort Ofis Escort Bağlar Escort Kayapınar Escort Yenişehir Escort Fethiye Escort Marmaris Escort Kocaeli Escort Denizli Escort Gaziantep Escort İzmit Escort İzmir Escort Bornova Escort Buca Escort Çeşme Escort Karşıyaka Escort Konak Escort
Şule Becer

Şule Becer

Gerçek
suleaknc335@gmail.com

HİSSETTİKLERİMİ HİSSET

17 Ağustos 2023 - 15:56

 

                                                            


                                                     HİSSETTİKLERİMİ HİSSET

     Saatten gelen her tik tak sesi, yalnızlıktan ıstırap çeken benliğimde açılan yeni bir yara. Geceler gündüzleri, gündüzler geceleri kovalıyor, hayat tüm keşmekeşiyle devam ediyor, yeni olaylar, konular sürekli devinim halinde. Kalıcı olan tek şey evin her santimine işlemiş kokun. Limon kolonyasının tenine karışmış cennet esintisi, eve her girdiğimde burnumun direğini sızlatıyor.
       Mutfaktan elinde elma ile çıkacaksın’ Biriciğim midem kazındı biraz daha gelmesen yemeğe başlayacaktım, dolma mis gibi olmuş ama sensiz yemek istemedim’ bende elimi göbeğinin üzerinde gezdirip ‘Aman da benim kralım acıkmış mı hemen cacık yapıp sofrayı hazırlıyorum’ deyip yanağına buse konduracakmışım gibi! Ama yoksun…
      Gidişinin üzerinden koca bir yıl geçti, senin nefes almadığın bir dünyada yağan yağmurlar, doğan güneş, esen rüzgarlar, kalbim kadar soğuk olmayan kış, yaşam nehrimde anlamsızca önümden akıp gidiyor. Sesin yok, dokunuşun yok, bana sarılırken sıcaklığının içtenliğini anımsayabilmek tek tesellim.
    Sevgini hücrelerime işlediğin yosun gözlerinin artık toprak olduğunu düşünmek aklıma zulüm. Beni şu an hissettiğine kendimi inandırarak yazıyorum. Seninle yaşam yolculuğumuza başlarken ezelden beri ikimiz için var olduğumuza inanıp, ebediyete kadar ruhumuzun kanatlarını açıp sonsuzluğa yolculuk yapacağız diye yola çıkmıştık. Sen gittin ben burada yarım kaldım!
     Birbirimizi geç bulmamızdaki serzenişimize, nasıl doyacağım sana ömür yetmeyecek endişemizi katıp, ömrümüzü nasıl uzatabiliriz sorusuna cevaplar aramıştık. Düzenli egzersiz ve sporu yaşamımızda alışkanlık haline getirip, sağlıklı beslenme kararları verip yıllarımızı geçirdik, işe yaradı mı belki, ama yirmi yıl bana yetmedi.
    Çünkü mucizeydin, bazı erkeklerin evlilikler de kabalaşarak, vahşileşerek, canilikle, saygın, onurlu olduklarına inandıkları bu coğrafyada, fikirlerin, tavrın, konuşman, zarafetinle tek kelimeyle sihirdin.
     Anne baba olmanın meşakkatli yolculuğunu göze alıp, Meleğimizi yaşamımıza çağırmıştık, en ince tüyüne kadar aşık olduğum adamla ortak bir canımızın olması, yaşayacağım zorlukları görmezden gelmemi sağlamıştı, pişman mıyım asla! Meleğin yüzünde senin siluetini görmek, hasretini bir nebze olsun hafifletiyor.
    Senin gibi bir babaya sahip olacağı için gönül rahatlığıyla bu büyük sorumluluğu üstlendim, zorluklarla geçen dokuz ay rüya gibiydi, elin karnımda ‘Güzel kızım, prensesim, babasının meleği, odan hazır, sana tulum aldım dediğin de elinin altında ki tekmelerle mutlu oluşun, gözlerindeki ışıltı, mıh gibi aklımda.
     Doğumdan sonra bebeğimizi kucağında tutuşundaki kudret, alnıma kondurduğun öpücükle verdiğin güven, Meleğimize bırakacağın en değerli mirastı. Geceler boyu gaz sancılarıyla mücadelemiz de beni sakinleştirmeye çalışırken, gözündeki yaşları gizlemeye çalışman, koca yüreğinde, tüm yaşamın boyunca duyacağın ‘Meleğimiz iyi mi?’ endişesi ‘Kızım güçlü, dimdik, onurlu, erdemli bir kadın olsun fikrine dönüştü.
   Melek kızın başucunda, seninle sımsıkı sarılarak çekilmiş fotoğrafınızla uyuyor. Bazı  geceler eline almış konuşurken yakalıyorum, sana sözler veriyor, senin istediğin gibi mert, yürekli, cesur bir kadın olacağım, sen huzur içinde uyu, boğazında düğümlenen yumruyla öpülüyorsun.
   Yaz akşamları kokusuna bayıldığın melisadan aldım balkona, en sevdiğin yaldızlı kahve fincanınla sade kahvemizi sohbetin olmadan tek başıma içiyorum, gözlerim yıldızlı gökyüzüne dalıp gidiyor, kalbimdeki sızınla, sesini anımsamaya çalışıyorum,  avuntularla avunuyorum, daha doğrusu avunduğumu sanıyorum…
    Yarın Melek’le mezarlığa geliyoruz, toprağın altında ki kalıntılarına yakın olma fikri bile heyecanlandırıyor, yanaklarımızdan süzülen yaşlarla selamlaşacağız. Mezarının başına çam ağacı diktim, bizim üzerimizdeki güven gölgen gibi gölgesi toprağını sarmalasın istedim. Senin asaletini, temiz kalbinin saflığını çağrıştıran, beyaz güllerden yetiştiriyorum mezarının üstünde.
     Geleneksel ritüelleri uygulayacağım, dualarımı okuyup çam ağacını, güllerini sulayacağım, mezarının varlığı bir simge, orada olmadığını biliyorum, ceset elbisen yok oldu, ruhun, fikirlerin, kalbinde ki sevgin benimle. Varsın ama yoksun, yoksun ama varsın…
                                     Beyaz gülün saflığı gibi hala tertemiz
                                     SENİ SEVİYORUM VE ÇOK ÖZLÜYORUM…
                                   Hissettiklerimi hissettiğini hissediyorum
                                                    
 

Bu yazı 979 defa okunmuştur.