GÖKTEKİ GÜNEŞİN TERDE Kİ HALİ
Fırtınaların ortasında, yanılsamaları kabullenilişimin, mutluluğu sarıyor benliğimi. Sevinçli olmanın gel git halleri, kararsız yakamoz pırıltıları gibi bir parlayıp bir kayboluyor, bitmeyen umutsuzluğu yok etmek istercesine. Kaderine rızanın yanılgısı avuçlarımda, küle dönüşmüş bahtiyarlık hesap soruyor, kor olmak varken, hiç olmak niye! umut etmenin işkencesine teslimiyetden vazgeçiş! var olmanın başlangıcı.
Muhteşem talihsizliğin nüveleri ile bezenmiş inkişaf eden ruhum, keşkeleri iyi kilere dönüştürebilmenin coşkusunu tadıyor, ruh depremim, en anlamlı yıkıntılarım, benliğimdeki metruk kalıntıların yerle bir olduğunu görmenin dinginliği. Kasvetli havaları ile beni tekrar boğamayacaklarını bilmenin huzuru.
Biliyorum gökteki güneşin yerdeki hali aydınlatacak tüm yaşamımı, ısıtacak hücrelerime kadar, bir yerlerde saklı! Belki bir kitabın sayfalarında, beni bekleyen büyülü kelimelerde ki anlam ile iç karartıcı karanlık perdeleri yırtıp atan ışık huzmelerinde.
Belki bir bebeğin gülüşünde ki kalbime dalga dalga yayılan sevgi selin de, cennet kokusunun rayihasında, gözlerinden saçılan ışıltıda, gökyüzünün masmavi sonsuzluğunda, duygularım gibi sürekli şekil değiştiren bulutlar da, sonbahar esintisin de kendini boşluğa bırakmış, umarsızca savrulan kuru yaprağın avareliğin de. Boranların arasın da sükunet limanın da, bir yarenin gönül sazının nağmeleri ile gönül sarayımda gezinti de, savrulan saçlarımın arasında gezinen rüzgarın naif esintisin de.
Bir enstrümanın melodilerinin, sonsuzluk hissinde salınmak da. Tuvalimde gezinen fırçanın dans ettirdiği renklerin ahenginde, kalemimden delicesine çağlayarak akıp görünür olan salt gerçekliğimde, sanatın bedeni aşarak somutlaştığı ebedi varoluşun da.
Gökteki güneşin yerdeki hali her daim aydınlat beni, karanlıkların beni gölgelemesine, ruhumu daraltmasına izin verme.