BİRİCİKLER İYİKİ VARSINIZ…
Son yılların periyodik olarak tekrarlanan gündemi kadın cinayetleri, kadına şiddet, kadın hakları. Sanayi, teknoloji, ve dijital devrimin yaşandığı dünyada insanın bireyleşmesi sonucunda, kadınların bireysel hak ve özgürlük taleplerinin ataerkil, dogmatik kültürel yapıda, şiddetle karşılık bulması devamlı gündemimizde.
Ülkemizde Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlara ‘Sen çok değerlisin.’ anlamındaki devrimlerine rağmen bazı kadınların tüm güçleriyle destekledikleri, kadını evlilik içindeki rollerle tanımlayıp, sınır koyan, aklını kullanamayan, iradesinden korkulan, benliğinden, fizyolojisinden dolayı suç unsuru kabul eden, karar verme yetisinden yoksun olarak değerlendiren, dogmalarla destekleyen ataerkil yapının sığ düşüncesinin vahşetine fazlasıyla şahit olduk olmaya devam ediyoruz.
Ben yine de karamsar değilim. Bunca şiddete tanık olsak da, evliliğin gerçek amacı olan sevgi duygusunun güdümünde aile yaşamını sürdüren, çocuklarına iyi baba olan, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan, eşinin hayatındaki önemini paranoyalarla, kıskançlıkla değil demokratik, iletişim kurarak, önemli olduğunu hissettirerek gösteren çok fazla erkek var.
Evlilik kurumunun saygınlığının hakkını veren, fırtınalarla dolu yaşamda, insanın kendini güvende hissedeceği, sevginin doyasıya yaşanılacağı, sığınılacak liman olan aile olgusunu oluşturan, fazlasıyla erkek olduğunu gözlemliyorum.
İnsanın bu yaşam da en temeldeki duygusal gereksiniminin, arayışının, çırpınışlarının sevgi duygusu olduğuna inanıyorum. Evliliğin, gerçek amacının, faşizanca hislerin, basit ego tatminlerinin, küçük hesapların aracı olmaktan çıkıp, sevginin her anlamda yaşandığı, insanın hücrelerine kadar işlediği, doyuma ulaştığı, güvene bağlılığa dayanışmaya dönüştüğü evliliklerdeki, sevmenin sevilmenin hakkını veren erkeklerin varlığını, göz ardı etmeyelim.
SANA YOLCULUK YAPMAK İSTİYORUM.
KES YÜREĞİNE GİDEN BİR BİLET; ‘’CAN’’ KENARI OLSUN…
CEMAL SÜREYA