Uşak Escort Eskişehir Escort Van Escort Edremit Escort Mersin Escort Tarsus Escort Akdeniz Escort Erdemli Escort Mezitli Escort Silifke Escort Toroslar Escort Yenişehir Escort Antalya Escort Alanya Escort Kuşadası Escort Marmaris Escort Bodrum Escort Fethiye Escort Çorlu Escort Çerkezköy Escort Konya Escort Kayseri Escort Diyarbakır Escort Van Escort Bağcılar Escort Küçükçekmece Escort Esenyurt Escort Bursa Escort Çanakkale Escort Erzurum Escort Trabzon Escort Denizli Escort Edremit Escort İzmir Escort Çeşme Escort Bornova Escort Karşıyaka Escort Buca Escort Bodrum Escort Porno gavat Porno Porno Grup Sex Türkçe Altyazılı Porno Hırsız Porno Hd Porno Amatör Porno Ensest Porno Gavat Porno Genç Porno Hd Porno Konulu Porno Liseli Porno Oral Seks Porno Türk Porno Türbanlı Porno Türkçe Altyazılı Porno Zenci Porno Lezbiyen Porno Van Escort Ankara Escort Hatay Escort Afyon Escort Batman Escort Gaziantep Escort Mardin Escort Kayseri Escort Eskişehir Escort Konya Escort Adana Escort Mersin Escort Diyarbakır Escort Ofis Escort Bağlar Escort Kayapınar Escort Yenişehir Escort Fethiye Escort Marmaris Escort Kocaeli Escort Denizli Escort Gaziantep Escort İzmit Escort İzmir Escort Bornova Escort Buca Escort Çeşme Escort Karşıyaka Escort Konak Escort
Şule Becer

Şule Becer

Gerçek
suleaknc335@gmail.com

BİR DİYET MANİFESTOSU

16 Nisan 2022 - 18:30 - Güncelleme: 21 Nisan 2022 - 07:18

  DİKKAT!!! ÇOK ÖNEMLİ!
  BİR DİYET MANİFESTOSU

Açım mutsuzum, sinirliyim, gerginim, 
Üstüme gelmeyin, alttan alın, beni idare edin
Bol bol iltifat edin
Sonuç;İki ay sonra evde ‘Angeline Jolie’ salınıyormuş gibi olacak.
‘Bu manifesto bir ay salonumun baş köşesinde asılı kaldı’…
Diyete başlayalı iki ay oldu, giden sekiz kiloya rağmen ben hala Angelina Jolie olamadım, o kadar  kolay değilmiş. Uzun vadeli istikrarlı  disiplinli ‘aç kalmak’ gerekiyormuş onu anladım.
Üzerimde gereksiz yere taşıdığım on beş kilodan kurtulma düşüncem televizyonda ve sosyal medyada gördüğüm diyet yaparak kilo verenlerde gördüğüm rahatsız edici boyuttaki kırışıklıklar yüzünden bilinçaltım, böyle zayıflayacağına kilolu kal daha iyi, deyip beni eski düzen beslenmeye sevk ediyordu.
Ta ki geçen yıl, caddede karşıdan karşıya geçerken otuzlu yaşlarda olduğunu düşündüğüm motosikletli bir beyin, sanki ben elinde baston, temkinli adımlarla karşıya geçmeye çalışan bir teyzeymişim gibi 'Geç teyzemmmmm’diye yol vermesiyle, bende tehlike çanları çalmaya başladı. 
Teyzemmmm kelimesindeki ‘m’ harfindeki vurgudan yayılırak, tüm trafiğin gürültüsünü bastırıp hücrelerime işleyen ‘Merhamet,  şefkat, acıma’ hissi ‘Yolunda gitmeyen bir şeyler var.’ mesajını verdi.
İç sesim konuşmaya başladı.’Sana teyzemm dedi, Sütlü tatlıları kaşık kaşık götür, tavanın dibini ekmekle sıyırmaya devam et, yirmi yaş büyük gösteriyorsun,  teyzemm demesinde ne desin?
Bu travma yetmiyormuş gibi iki buçuk yaş civarındaki üç çocuğun parmaklarıyla beni gösterip ‘Nine’ demesi, sağ olsun nazik ve duyarlı annelerinin ‘nine değil annecim teyze’ iç sesimin  ise ‘hayır abla demeleri gerekiyor’çığlıkları eşliğinde uyarı tokmağı bana bir kez daha sallanmış oldu.
Ne oluyor da, yerden seksen santim civarındaki yükseklikten, ortalama kırk beş derecelik açıyla bana bakarken ‘Nine' görüyorlardı? Ve neden dört, beş yaş değil iki buçuk yaş. Meselenin bu kısmını hala çözemedim…
Bir yıldır dilime pelesenk olmuş bir cümle ‘Benim zayıflamam için bir yıl Somali de yaşamam  lazım.’ düşüncem, televizyonda seyrettiğim Somali’yi anlatan bir belgeseli seyrettikten sonra kesin olarak değişti.
Bizim buraların, yüz yıl öncesinin fiziki koşulları, kültürel dokusu, düşünselliğinin Somali de hüküm sürdüğünü gördükten sonra, Mustafa Kemal Atatürk’ün  medeniyet, uygarlık, bilim anlayışının aydınlığında aydınlanmış, güzel ülkem de , özgürlükler şehri İzmir’im de, bana göre saray olan yuvamda, güzel güzel oturup ‘Diyet’ yapmak daha mantıklı geldi. Rasyonel düşünce her zaman iyidir.
Bu arayışımın neticesinde çok sevdiğim bir dostumun önerisiyle, hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri olan ‘Sağlıklı yaşam kulübü’ ne üye olup, kilo, beslenme kontrolümü yapan yaşam koçlarımın disiplinli yaklaşımları eşliğinde diyete başladım.
Diyete başladığım ilk günlerde tatlı ve karbonhidratı  tamamen kesmem sonucu, ekmek ve tatlı tüketenlere karşı Hitler’in  Yahudilere beslediği duyguları hissetmem oldukça vahimdi. İzmir’de Gettolar ve gaz odaları hayali kurarken içimdeki şeytanla yüzleştim.
Yaşam koçlarımın , tatlı krizini yenmek için iki hurma, tokluk hissi için, yeşil mercimek önerisiyle neyse ki bu sorunu da çözüp faşizanca hislerim yerini Mahsun Kırmızıgül’ün 'Kardeşlik Türküsünde’ dile getirdiği gibi, ‘’Hepimiz kardeşiz bu öfke ne diye’’halinde insani bir yaklaşıma bıraktı.
Hurma artı, yeşil mercimek eşittir ‘Hümanist Şule’
Köyde doğup büyümeme rağmen, yanlarına iki metreden fazla yaklaşmadığım, tüylerine dokunmayı bile düşünmediğim, keçi ve koyunlara, günde üç tabak salata yemem sebebiyle sempati duymaya, empati beslemeye başladım. Artık ortak bir noktamız var ’Ot’ la besleniyoruz. Meralarda yayılıp bitkileri yerken nasıl bir keyif alıyorlar, nasıl bir damak zevkine sahipler, onları çok iyi anlıyorum.
Aramızdaki tek fark onlar ağızlarıyla yerden kopartarak, bense tabaktan , üzerleri ne limon sıkıp çatalla yiyorum.  Dünyada insan olarak var olduğumuz için çok şanslıyız…  Hedefimdeki kiloya ulaşmam gecikir de diyet biraz daha uzarsa kelime dağarcığıma ‘meee’ diye yeni bir kelime eklenecek az kaldı…
Televizyon programlarında, gazetelerde, internette, kilo vermek, sağlıklı kalmak kaliteli bir yaşam için verilen tüm bilgileri iki aydır harfiyen uyguluyorum.
Tüm çabalarım ve kararlılığım sayesinde, zaman makinesine binmişim yirmili yaşlarımın başına gitmişim , masallarda ki gençlik iksirini içip prensese dönüşmüşüm gibi bir duyguyu yaşamak için olağan üstü bir çaba sarf ediyorum.
Bu yaz kızımla beni kardeş zannedecekler…
Kesin kararlıyım…

 

Bu yazı 704 defa okunmuştur.