NİÇİN OKUMALIYIZ?
Genç Kalmak için.2
Okumak, daha iyi bir kariyer sahibi olma şansımızı artırır:
Kitap okuma ile daha iyi bir kariyere sahip olma arasındaki ilişki Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ile gözler önüne seriliyor. Araştırmada, 1970 doğumlu 17,200 kişiye anket yapıldı ve ilk gençlik dönemindeki kitap okuma alışkanlıkları soruldu. Ankete göre, 16 yaşında düzenli olarak kitap okuyan kişilerin 33 yaşında daha iyi bir kariyere sahip oldukları görüldü.
Hayata Bakış Açınız Değişir
Şimdi sokaktan kimi çevirip sorsak, hayatından memnun olmadığını söyler. Bu memnuniyetsizlik öyle büyük bir alanı kaplar ki… Kimisi dış görünümünden, kimisi yaşadığı hayattan, kimisi ailesinden şikayetçidir. Ve insanoğlunun doğasında olan bir gerçek de şudur ki, herkes yaşadığı acıyı dünyanın en büyük acısı olarak görür. Sonra elinize bir kitap alıp okumaya başlarsınız. Dünyanın herhangi bir yerinde sizle aynı yaşta, aynı özellikte olan birinin hayatta kalabilmek için savaşmak zorunda olduğunu okursunuz. Oyuncaklarıyla oynaması gereken 9 yaşında bir çocuğun, çalışmak zorunda olduğunu, kariyerinin zirvesinde birinin, bir kaza sonucu felç kaldığını öğrenirsiniz. Ve bir anda hayata bakış açınız değişir. Artık daha az şikayet edip, daha çok şükreden bir insan olursunuz. Günlük yaşamın stresi çoğu zaman hayattan koparak hantal bir yaşam sürmemize neden olur. Özellikle edebiyat türündeki kitaplar kurguları ile bize farklı bir dünya sunar. Kitap okuyan insanların umutları her daim taze kalır.
Bazı kitapların tadına bakılmalıdır. Diğerleri yutulmalıdır ve çok azıda çiğnenip hazmedilmelidir.
(Francis Bacon)
Eğitimin en zoru olan bu “Yaşam Okulu”nda başarı, zorlukları yenme ve engelleri aşma gücü kitap sayfalarından bizlere göz kırpar. Yalnızca başarı ve güç değil kendini tanımanın, doğru yolda yürümenin sırları da kitap sayfalarında gizlidir.
İnsan hangi organını özel olarak çalıştırırsa, o organı daha çok gelişir. Örneğin, basketbol oynayanın boyu uzar, atletlerin bacak ve kol kasları güçlüdür. Kitap okuma alışkanlığı edinenin de beyni, düşünme becerisi gelişir. Okumayan insan fikir jimnastiği yapmaktan yoksundur. Okuyan insan ne denli uyanık ve farkındalık düzeyi yüksekse, okumayanın düşünceleri ve ifadeleri, bakışları kadar donuktur.
Okuduğumuz bir kitap bize önce yazarın düşüncelerini ve teşhislerini yansıtır. O düşünceler üzerine yeniden düşünmek, başkaları ile tartışmak, onları kabul ya da reddetmek beyni düşündürür, yorar ama bir o kadar da geliştirir.
Okuma alışkanlığı pek kolay elde edilmez. Bunun için öncelikle sebat ve kararlılık gerekir. Günlük yaşamda ise televizyon izlemek, sanal ortamlarda oyun oynamak, sohbet etmek, filmler izlemek varken okumayı bir kenara atmak çok kolay ve çekici bir yoldur.
Voltaire, “Okumayı öğrenmek, sanatların en gücüdür,” der. Okuma alışkanlığı elde etmek için gerçekten kişinin kendini sıkı bir kontrol altına alması, günlük okuma programları yapması gerekir. Okumak insanı manen besler, bilgi ile güçlendirir. Hayatın zorluklarına karşı uyarır, eğitir.
Bilgi çağında yaşıyoruz; bilgi artı düşünme ve yenilikleri çalışıp üreterek yaşama geçirmek başarıyı getirir. İngiliz bilimci ve devlet adamı Bacon, “Bilgi güçtür,” demiştir. Ekonomide, bilimde, sanatta, sporda, sosyal yaşamın her dalında, politikada ve ülke yönetiminde güçlü ve ileri ülkelerde, okuma oranlarının çok yüksek olduğunu görürüz.
Okuduğumuz bir kitap “tarih” üzerine ise günümüze ışık tutmalı, etik görüşlere yer veren bir metin ise davranışlarımızı düzeltmemize yardımcı olmalıdır. Okuduğumuz kitapları, edindiğimiz bilgileri hayata uyarlamalıyız. Kültürümüz, ruhumuz ve kişiliğimiz ancak böyle gelişir ve yükselir.
Okumak kadar okutmanın da önemini ve yararlarını unutmayalım. Kitap, her vesile ile verilebilecek en güzel hediyedir. Örneğin yılbaşı gibi, doğum günü kutlaması gibi özel günlerde kitap hediye etmeyi yaygınlaştırmalıyız. Sözlü ve yazılı basında, televizyonlarda, sanal ortamlarda okumanın önemi sürekli olarak vurgulanmalıdır. Gazete ve dergilerden ayrı olarak kitap bilgileri daha kalıcıdır ve her an başvurulacak kaynak niteliği taşır.
Öğrettikleri kadar, kitap bize yaşamı tanıtır ve sevdirir. Kelime hazinemizi zenginleştirir, konuşma yeteneğimizi geliştirir. Bunların sonucunda da, insan ilişkileri daha gelişir ve sosyal karakter kazanılır. Daha zengin kelime dağarcığı, daha geniş düşünme yeteneği sağlar ve ufkumuzu açar. Hayal gücümüzü yükselttiği kadar, karar verme yeteneğimizi de geliştirir.
Okumak başarının ilk adımıdır. Doğru düşünmek, doğru plan yapmak ve doğru çalışmanın da anahtarıdır. UNESCO’nun “okur-yazar”lık tanımı, “Değişik türdeki yazılı kaynakları, kayıtları kullanarak tanımlama, anlama, yorumlama, bir araya getirme, iletişim kurma ve hesap yapma yeteneği,” şeklindedir. Okur yazarlık, okuma ile kazanılan bilgi ve beceriyi yaşamda etkin olarak uygulamakla hak edilir.
Okur yazarlık bireyin yaşamında gözle görülür bir değişim yaratır. Bu değişim olumlu olmakla birlikte, toplumumuz “Okur Yazar”a genel anlamda hak ettiği saygıyı yansıtamıyor. Bir çok nedeni olabilir ama beni özellikle iki tanesi çok üzüyor ve endişelendiriyor: Zenginlik, güzellik, ün ve benzeri niteliklere sahip olan kişilere okuyan kişilere oranla daha fazla hayranlık duyuluyor. Bir diğeri de, yaşamda karşılaşılacak güçlükleri aşmadaki bilginin getirdiği etik değerler yerine kurnazlık tercih ediliyor.
Her zaman hatırlamamızda yarar var; yüce dinimizin ilk emri “OKU” olarak indirilmiştir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethederken kütüphanesini yanında taşımıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk savaş günlerinde bile vakit buldukça çadırında kitap okumuştur.
Teknolojinin böylesine baş döndürücü bir hızla ilerlediği günümüzde boş boş oturarak, donuk gözlerle dünyayı izlemek bize yakışmaz. Okumayı yaygınlaştırırken, okur yazar sayısında da dünya ülkeleriyle yarışacak bir düzeye erişmeye çaba harcayalım. Ancak böylece çocuklarımıza ve torunlarımıza zengin bir bilgi ve kültür birlikteliği ile daha uygar bir gelecek bırakabiliriz.
- Bir öykümden küçük bir alıntıyla bitirmek isterim bu yazımı.
- Uyanın len uyanın. Kalkın, fırlayın len. Radyoda büyük asker konuşuo.. Darbe olmuş. Haydee kalkın Hasan Mutlucan mı neyin bagır bangır türkü çığırıyo. Kalkın hayde
- Ne oldu bubaaa?
- Ne olcek oğlum, ‘’İdareye el koyduk’’ deyyo komutan
- Darbe nedir bubaa
- Ben ne bilem be oğlum. Sana nasıl anletem ben de pek bilmiyom emme; anladığım kaderiyle hani bi ağaç dibinden takkk diye devriliveri ya sanırım onun gibi bişi.
- Buba ben büyünce darbeci olcem büyünce darbe yapcem darbe.
- Töbe töbe. De get len oğlum, dellenme
- Yapcem buba yapcem. Bak görcen sen de.
- De get len. Yicen bak şimdi tekmeyi
- Bi dine hele. Ölee dibinden değel, kökünden yapcem darbeyi.
- Çocukları okutcem buba ben.
- Deli oğlum sen daha okuma yazma bilmion nasıl olcek bu.
- Buba geçenlerde okulun orda pencerenin altından Ali’gilin öğretmenini dinledim. Kitap okumanın faydelerini anlatıveriyodu. Buba bi bilsen varya…pek bi güzeldi. İnsanlar kitaplardan her bi faydalı şeyi öğrenimiş.. bilgili olumuş ve iyi insan olumuş.
- Buba bi bak bana o zaman dünyada hiç kötülük olmaz dimi ya; İşte ben okuma darbesi yapcem. Herkeşlere kitaplar vecem okusunla diye. Çocukları okutcem
YORUMLAR