Eylül, Ekim, Kasım derken geldik kışın kapısına. Sonbaharın son günleri. Duyguda hüzün renkte sarıdır sonbahar. Benim favori renklerimden biridir sarı. Sarı, çiçekte yaprakta bir başka güzelliktir. Daha uzun tutunmaya çalışır ufukta. Hani kendine yakıştırır, baktırır siyahta. Pek çok çiçek sarıyı ayrıcalıklı sayar. Sarı çiçek, sarı manolya, sarı papatya. Sarı kanarya, Sarıyer gibi doğada her yerde. Sarı aynı zamanda güneşin, bereketin rengidir.
Milletvekilliği dönemimde ülkemin dört bir yanını gezdim. Gümüşhane’ye ziyarete gittiğimde ilçeleri dolaşırken şirin bir Anadolu köyüne götürdüler, köyün adı “Sarıçiçek Köyü” idi. Ne şirin, ne güzel bir köydü. Köye yaklaştıkça gözümüzün eriştiği yerlere kadar, yamaçlar vadiler silme sarı çiçeklerle kaplanmıştı.
Sonbahar bu kadar hüzünle anılsa da sebze ve meyvelerin bolluğu ayrı bir değerdir. Üzümünden, ayvasına, cevizinden portakalına dek gerçekten bir zenginliktir.
Kısaca; sarı renk, güneşi temsil eden bir renktir. Nasıl ki güneş bize enerji ve mutluluk veriyorsa sarı, coşku ve mutluluk verir. Aynı zamanda, verimliliği ve üretkenliği de olumlu olarak etkiler. İlkbaharda olduğu gibi her canlıda gebelik, döllenme artar. Bu özelliği sayesinde, yaratıcı tarafı daha baskın olan kişilerin favori rengi sarıdır.
Sarı, aynı zamanda geçiciliği temsil eder. Yaz ila kışın arasında yer alan sonbaharın eş anlamı güzdür. Hüzün ve umudu bir arada taşıyan kaç kelime vardır? Güz…
Geçtiğim hafta Ula ilçesi Kızılağaç Mahallesinde oturan Emekli Edebiyat Öğretmeni Nuri Çelik’e Öğretmenler Gününü kutlamak için uğradım. Bahçesine girince meyve, sebze ve çiçekler göze ilk çarpanlar. 24 Kasım Öğretmenler gününü kutladıktan sonra bana bahçesini gezdirdi. Tomurcuklarını açmaya çalışan nergislerin hemen yanında, pırasa, roka, lahana, brokoli, karnabaharların bütün cömertlikleri üzerlerindeydi. Hele ayvalar, bizim cennet elması dediğimiz Trabzon hurması ve armutlar dallarında sararıp dökülen yapraklardan daha çoktu. Sarının çeşitli tonlarında sarı kanaryalar misali dallarda sıralanmışlardı. Sevgili öğretmen ağabeyim sanki bir öğrencinin elini tutmuş da bahçeyi gezdiriyormuş duygusuna kapıldım. Uzandım bir ayva ile dalın ucunda küpe gibi sallanan armudu kopardım. Ağzım sulandı. Hurmalar daha yeni yeni sararıyordu. “Kızarmışları kış bahçemde iyice tatlandılar” dedi. Sonra küçükte olsa seraya girdik. Domatesler biberler daha neler neler. Seksenine merdiven dayayan sevgili öğretmenimizin yaşama tutunmak için güzel çabalar, gayretler içinde olması bana bir başka sevinç yaşattı. Sarı umut…
Ben ayvayı bahçe çeşmesinde yıkadıktan sonra ayaküstü ısırmaya kalkınca hemen “ Dur. Acele etme! Ayva öğle yenmez.” dedi. Tekrar güzelce bir yıkadı ve tahta tokmakla kırmadan parçalamadan her tarafını tokmakladı. “Şimdi al sulu sulu yiyeceksin. Suyunu akıta akıta tadına varacaksın”. Ben ayvayı yerken, sevgili öğretmenim; “Aralık ayı yaklaştı. Bizim zamanımızda okullarda bu zamanlar hummalı bir dönem olurdu - Yerli Malı Haftası- kutlamaları için hazırlıklar yapardık. Şimdilerde kutlayan olmadığı gibi anan bile yok” diye yakındı.
Nuri Hoca, evinin iç kapısının önünü cam balkona çevirmiş. Şimdi pek moda. Kış balkonu deniyor ya. Sekulenler, güller, daha neler neler. Adeta bahçe içinde küçük bir botanik bahçe. Kışa hazırlık.
Odanın ortasında tavlayı hazırlamış, hatta pulları bile sıralamış. Epey oynadık. Yendik yenildik. Oyunlar bitince epey geç oldu. Ula’dan Göcek’e vardım, akşam yemeği derken eve vardığımda ilk işim Halk Tv ‘yi açmak oldu. Şirin Payzın “Kemal Kılıçdaroğlu ve eşi Sevim Hanım evlerinin mutfağında, millete sesleniş videosunu” yayınladı diyerek videoyu sundu. Kılıçdaroğlu çifti evlerinin mütevazi mutfağından “öğrencilere bir öğün yemek verilme teklifinin reddedimesine” tepki gösteriyordu. Özetle “Bir insan neden yoksul evlatlarımızın beslenme çantasını reddeder, inanın aklım almıyor! Yapacak bir şey yok, acı ve ıstıraplarının üstesinden gelme mücadelesine kendi başımıza devam edeceğiz.” diyordu.
Bizim iktidarımızda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek…
Kışın rengi beyazdır. Türkiye beyaza hasret. Beyaz renk, tüm renklerin pozitif ve negatif yönünü dengeleme unsuru olarak kullanılır. Beyaz rengin amacı denge sağlamaktır. Saflığın, dürüstlüğün, adaletin simgesidir.
Hatırlayalım Barış Manço’yu, ne diyordu Halil İbrahim Sofrasında
“Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası,
Topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası
Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna
Kimi tatlı peşinde, kimininse tuzu yok
Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna
Kimi tatlı peşinde, kimininse tuzu yok…”
Yoksulluğu yok edeceğiz. Adaleti yeniden hayata geçireceğiz.
Aman sağlığınıza dikkat edin. Bizim herkese ihtiyacımız var. Seçim vakti yakın.
Göcek
28.11.2022
YORUMLAR