Çiçeklerle aranız nasıldır bilmem. Doğayı, yaşamı seviyorsanız çiçekleri de can dostlarını da seviyorsunuzdur. Rahmetli ebem (bizim yörükler neneye - nineye ebe derler). Sultan Parça ebem kulağında hep bir çiçek bulundururdu. Mevsim çiçeklerinden ne varsa, başındaki oyalı dastarın hemen altında, kulağının üstünde sıkıştırılmış bir çiçek bulundururdu. En çok da fesleğeni severdi. Topal olduğu için hep baston olarak kullandığı değneğine dayanarak yürürdü. Onu hep kulağında çiçeği, başında üzümlü dastarı, elinde yamru yumru değneği ile anımsarım. Yorulduğunda bir kenara oturur, değneğini kucağında koyar, cebinden tabakasını çıkarır daha önceden sardığı cigarasından bir tane yakar, ciğerlerine derince çekip burun deliklerinden dumanları tüttürdükten sonra, okkalı bir küfür sallardı. Ebemin gözümün önüne gelen o güzel oyalı dastarları, hep olumlu yaşam felsefesini anımsamam beni 06 Mayıs günü yapılan Fethiye Yeşil Üzümlü Dastar ve Kuzugöbeği Mantar Festivaline götürdü. O güzelim etkinliği sizlerle gecikmeli olsa da paylaşmalıyım. Olur da yolunuz Fethiye tarafına düşerse mutlaka görmelisiniz Dastar Müzesini. Çok yakışmış Fethiye Yeşil Üzümlü’ye. Çevre düzenlemesi, taş evlerin müzeye dönüştürülmesi ve dastar tezgahların bulunduğu atölye kısmını çok başarılı buldum. Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ve Yeşil Üzümlü Muhtarı Erkan Arıcan başta olmak üzere emeği geçen herkesi içtenlikle kutlarım. Üç gün süren Festivale Fethiye Kaymakam Vekili Alper Balcı, CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, önceki dönem CHP Milletvekillerinden Cumhur Yaka, Sami Gökmen , Ömer S. Aldan ve kalabalık bir halk katıldı. Hele o dastarları giymeye, takmaya kıyamazsınız. Hereke Halısı gibi duvara as seyret.
Halk arasında Üzümlü Şarap Festivali olarak da anılan Festivalin diğer kısmını oluşturan Kuzugöbeği Mantar Festivalinin sadece adı kalmış. Batı Anadolu’da, Teke yarımadası ve Fethiye yöresinde uzun süredir, yaklaşık üç aydır yağmur yağmadığı için kuzu göbeği mantarını resimlerde gördük desek abartmış olmam.
Hani köşe yazıma çiçeklerden söz ederek başlamıştım. Asıl değinmek istediğim Ortanca çiçekleri. Evime giden bahçe yoluna diktiğim ortancalar 5-10 cm boylara ulaştı. Pek çok renk ve renk tonları olan ortancılarımı illa da mavi yapmak istiyorum. Ne yapmam gerekiyor diye 5-10 gündür epey araştırma yaptım. Daha çok pembe ve beyaz ortancaları mavi nasıl yapılır?
Pek de kolay olmuyormuş. Toprağı asit duruma dönüştürmek gerekiyormuş. PH 4-5,5 olması gerekliymiş. Aktara gittim şap aldım. Ağız yaralarının iyileştirilmesinde kullanılan şap. Verilen tarife uygun şap solüsyonunu hazırladım. İlk maviye dönüşüm uygulamasına bugün başladım. Haftada, 10 günde bir 10 kez tekrarladıktan sonra yani çiçek tomurcukları açmaya başlayınca uygulamaya ara verip mavi ortancalara kavuşacağım. Mavi ortancalarımı yetiştirdikten sonra sizlerle de paylaşırım. Eğer sizin de balkonunuz var ve mavi ortanca yetiştirmek, laciverte dönüştürmek istiyorsanız yarın bir iki saksı ortanca fidesi satın alarak başlayın. Bukalemunlar da bulundukları ortamın renklerine dönüşerek renk değişikliği yaparlar. Demek ki çiçeklerin de renkleri değiştirilebiliniyormuş. Değişime ve dönüşüme ayak uydurmayı en çok siyasette ve siyasetçilerde gördüğümüz için gelecek yıl pek çok bukalemunlar görürseniz şaşırmayın.
Ortanca ve modern bukalemunlara bu kadar takıldıktan sonra, ortancaların tıbben yararı da var mı diye araştırdım. Özellikle prostat büyümesini durdurmada ve iyileştirmede çok yararlı olduğunu öğrendim. Ayrıca idrar yolları ve boşaltım sisteminin sağlıklı çalışmasına da katkı sağlıyormuş. Sedef hastalığının yayılmasını önler. Bununla beraber bir süre sonra hastalığın gerilemesine de yardımcı olduğu söylenir. Kokusu olmasa da renklerinin güzelliği yanında tıbbi destek olarak kullanılması ortancaların değerini daha da arttırıyor.
Enflasyon ve yaşam zorlukları arasında birkaç saksı çiçek yetiştirmek iyi gelebilir. Ne dersiniz?
Göcek
30.05.202
YORUMLAR