Yüzüncü yıl. Bir asır şöyle ya da böyle geçti gitti. Afyonkarahisar’dan 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları ve Zafer yürüyüşü ile başlayan serüven, 9 Eylül sabahı Basmane Karakolunda binlerce yurttaşın katılımı ile yapılan Zafer yürüyüşü, Atalarımıza saygı yürüyüşü görülmeye değerdi. Sanki 100 yıl önce İzmir’e giren kahramanların arkasındaymışız duygularını yaşadık. Cumhuriyet Meydanı'na doğru yürüyüş korteji giderek kalabalıklaştı. İzmir Vilayet binasının balkonununda temsili bayrak asılması, süvari birliği atlarının yürüyüşü yanında Cumhuriyet Meydanı'nda her zamankinden farklı bir resmî kutlama yapıldı. Denizli’den, Antalya’dan, Balıkesir’den gelen onlarca kişi ile birlikte tören alanındaydık. Kutlamalar tamamlandıktan sonra, herkes gibi biz de akşama odaklandık. Önceki farklı dönemlerin Milletvekilleri Mustafa Öztin, Aşkın Toktaş, Erdal Karademir ile Dokuz Eylül Üniversitesi'nin Rektörlük binasının, mor çiçekli Meksika Petunyası- Ruelyaların coştuğu bahçede çaylarımızı içerken geçmiş 100 yılı özetledik, geleceğe dair umutlarımızı ve parlamenter sisteme dönüş planlarımızı konuştuk.
Öğleden sonra Gündoğdu Meydanı erkenden dolmaya başladı. 1943 yılı yapımı uçaktan son model jetlere kadar tarifsiz hava gösterileri herkesi hayran bıraktı. SoloTürk gösterileri yanında Sahil Güvenlik botları, havadaki iki helikopter, sahildeki Efeler ile alanda halkın birlikte zeybek oynamaları yıllarca hafızalarımızdan silinmeyecek.
Öyle bir akın vardı ki güvenlik görevlileri gelen insan seli önünde dayanamadı ve alanlara giriş kontrollerini hafifletmek zorunda kaldı. Pasaporttaki Cumhuriyet Meydanı'ndan Alsancak Limanı'na adım atılacak yer kalmadı. Hatta ikinci Kordon, Kıbrıs Şehitleri caddesine kadar ara sokaklar, kafeler, restoranlar doldu taştı. Bizim balkon gibi Gündoğdu Meydanı'na bakan bütün balkonlar da dopdoluydu.
Kemal Kılıçdaroğlu, eşi ve torunuyla halkın arasında görüldüğünde heyecan doruk noktaya ulaştı. Bu coşku ve alandaki heyecan İBB Başkanı Tunç Soyer’e de yansıdı ve coşkulu bir konuşma yaptı. Yüzyılı özetledi ve İzmir’den bütün dünyaya sevgi, barış ve umut güvercinleri gönderdi.
Saat 22:00’ye gelip de Tarkan sahneye çıktığında alandaki atmosfer yıllarca konuşulacak, hatta tarihe kalın harflerle yazılacak. Tarkan, iki milyon seyirciye konser veren bir sanatçı olarak dünyada en kalabalık konser verenler sıralamasında 5. sıraya oturarak dünya tarihindeki yerini aldı.
Yaklaşık 10 yıl sonra sahne aldığı İzmir'de "çok söze gerek yok, şarkılar söyleyelim" diyerek “Oynama şıkıdım şıkıdım” ile başlayıp, “Geççek” ile sona eren 2 saati aşan sahne performansı unutulmayacak. Bu muhteşen konseri evimizin balkonundan konuklarımız ile bizler de izledik. Meydanları dolduran capcanlı kalabalıktan konser sonuna dek bir kişi bile ayrılmadı desem abartmış olmam.
Nasıl oldu da 2 milyon insan Gündoğdu Meydanı'nda toplandı? Öncelikle bu güzel ülkeyi, Cumhuriyeti bizlere kazandıran, emanet eden başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnet duygularını sunmak, Yunan zulmünün insanlığa yaptıklarını bir kez daha vurgulamak ve emperyalizminin mazlum halk ve ülkelere yaptıklarını lanetlemek için toplandılar. ‘Acılar, savaşlar insanoğluna yakışmıyor’ dediler. ‘Barış ve sevginin insanlığın temel hamuru olması gerektiğini anlatmak için toplandık’, mesajını verdiler. Ayrıca iktidarın toplumu ayrıştırıcı politikalarını protesto etmek için bir araya geldiğini göstermek, özellikle son zamanlarda festivalleri, konserleri iptal ederek ayrımcılığı ve yasakları zirveye çıkarmalarına karşı bir tepki koymak için birlikte oldular. Ne kadar anlatsak ne kadar yazsak az gelir. Yaşanmalıydı, Gündoğdu Meydanında olunmalıydı.
Tarkan, konser sonrası attığı twitte barışı, kardeşliği, birlikteliği ve kucaklaşmayı ne güzel özetlemiş “Her şeyi kafaya takmayın, 3 günlük dünya. Görüyorsunuz sahnem yıkıldı. O yüzden her anın değerini bilmek lazım. Birbirimizi sevmemiz lazım, birlik olmamız lazım. Barış içinde yaşamamız lazım. Biz öyle bir milletiz. Onu bir daha yakalamamız lazım.” Ve bir başka tweet ile devam ediyor “Ne kadar özlemişiz tek yürek olup atmayı. Yasaksız, baskısız, yalansız, içimizden geldiği gibi olmayı, özgürce öğrenmeyi ve gülmeyi. Yeniden umutla dolmayı. Tüm farklılıklarımızla birbirimize sevgiyle hoşgörüyle sarılmayı, kucak açmayı. Çünkü biliriz aslında farklılıklarımızdaki çeşitli renklerdir ülkemizin eşsiz mozaiğini oluşturan. Görüşlerimiz, düşüncelerimiz, inançlarımız ne olursa olsun birbirimize sevgiyle, saygıyla yaklaşmamızdır aslolan.
Dün geceki konserde karşımda işte böyle muhteşem bir manzara vardı. Birbirine sevgi ile kenetlenmiş yüzbinlerle insan. Ne kadar özlemişiz böyle olmayı, böyle hissetmeyi. Kutuplaşmalar, bölünmeler düşmanlıklar olmadan bütünleşmeyi.”
İzmir’de 9 Eylül’de ikinci yüzyıla umutla başladık. Ülkemize ve insanlığa hayırlı olsun...
10.09.2022
İzmir
YORUMLAR