Hindistan’ın Göller Bölgesi
Türkiye’de göller bölgesi denince hemen gözümüzün önüne Burdur, Isparta yöresi gelir. Değil mi? Son yirmi yıldır eğitimin ayaklar altına alındığı ülkemizde gençliğin geldiği eğitim düzeyini düşünün. Tıp Fakültesi öğrencisi bir kızımıza; “Kim Milyoner Olmak İster?” adlı yarışmada "13 Ekim 1923'ten beri Türkiye'nin başkenti neresidir?” sorusuna “İstanbul” yanıtını vermesi büyük şaşkınlık yarattı. Önce kızımız 4 seçenekli yanıtta Ankara’yı işaret edemedi. Sonra seyirciye sorulmasını istedi. Seyircinin de %40’ı Ankara deyince kızımız da yanıt olarak İstanbul dedi. Sunucu Kenan İmirzalıoğlu da şaşkınlığını gizleyemeyerek "13 Ekim 1923'ten beri Türkiye'nin başkenti hiç değişmedi, hiç tartışılmadı. Sana söylüyorum seyircilerimiz de anlasın… Buna çok şaşırdım.” Sosyal medyada epey gündem olmuştu.
Neyse biz Hindistan Keşmir bölgesinden söz edelim.. Hindistan da göller bölgesi, Cemmu ve Keşmir birliğinin yaz başşehri Srinagar’dır. Yok böyle bir güzellik. Büyük Himalaya sıra dağlarının eteklerinde (geçen haftaki yazımda da söz ettiğim gibi) Dal ve Nakin başta olmak üzere irili ufaklı pek çok gölleri var. Bu göllerin oluşturduğu Cashmashahi, Salimar ve Nishat bahçeleri de en ünlüleri. Birde bunlarla ilişkili Kaşmir Vadisi olunca cennete geldiğimizi ister istemez bize söyletiyor. Konuşturuyor.
Sabo’nun anonsu, ShivRam’n Whatsapp mesajı; “sabah 05.00’te (söz yerindeyse- sabahın köründe) otelin önünde hazır olun. Sizi gölde Yüzen sebze meyve pazarına (Floating Vegetable Market- Karapura Srinagar) götüreceğiz.”dedi. Benim bildiğim pazarlar erken kurulur ama bu ilginç olmalı dedim ve merakım bir kat daha arttı,
09 Temmuz uykumuzu almış olarak saat beşte bizi bekleyen jiplere bindik. Pazara gidiyoruz. Eşim hep yakınır. “50 yıla yaklaşan evliliğimiz de bir kez olsun elele verip bir pazara gidemedik” diye. “Al işte hem de Hindistan’da sabahın köründe sebze pazarına gidiyoruz!!! Gözün aydın” dedim.
Dal gölünün kıyısında, yüzlerce siz sandal deyin ben tekne, gondolların başlarında birer kayıkçı “hoppp bizi gondollara ikişer ikişer bindirdiler. Başlıyorlar küreği çekmeye. İlginç olan tek taraflı kürek çekmelerine karşın sandal istediği yöne götürebiliyor. Mutlaka bir püf noktası vardır. Ama ben çevredeki gölün kenarındaki otel, pansiyon, bakkal, mağaza ve villaları seyretmekten anlayamadım. Uzaktan gölün üzerinde çer çöp birikmiş kirlenmiş görüntüsü veren binlerce yeşil gri görüntülerin yanına yaklaştığımızda Nilüfer çiçeği, çayırı yada bahçeleri olduğunu anladık. Yarım saatlik göl üstünde tekne turundan sonra pazar yerine geldik. Rengarenk gondollar burun buruna yan yana ha dokundu ha dokunacaklar. Çiçek satan mı? Biber, salatalık, kabak ne ararsan sandalların üzerinde.
Benim çocukluğumda Burdur Gölhisar Pırnaz Yaylasında Deli Pazarı kurulurdu. Çocukken bize çok renkli çok coşkulu gelirdi. Dal gölündeki pazar bana çocukluğumu anımsattı. Yaklaşan bir gondol yöresel bir sabah çayını uzatmış. Reddetmek olmaz. Alıp içiyoruz. Bir başka gondol yanaşmış yörenin en güzel çiçekleriyle dolmuş teknesinde bir demeti Dr Sarenur (Gökben) Hanıma uzatıyor. Bir başka güzellik de tüm pansiyon, villaların alınlarında dünyanın ünlü yapı, film ve sanatçıların isimlerini taşıyor. Beyaz Saray, Tac Mahal vb.
2 saatlik sabah pazarından sonra otelde kahvaltımızı yapıp. Teleferiklerle Himalayalara çıkacağız. Yine bir anons “Sakın pasaportlarınızı yanınıza almayı unutmayın”. Her yerde asker ve güvenlik ekipleri silahlı hazır bekliyorlar. Meğer Budistlerin Haç zamanı olduğu için her yerde güvenlik önlemleri arttırılmış.
Biz Türkiye’de Haziran ve Temmuz sıcaklarından bunaldığımız için yükseklere çıktığımızda içimize serinlik gelmesi hoşumuza gitti. Yine jiplerimize bindik ver elini Himalaya sırtları.
Zirveye çıkmak için üç kademeli yani üç duraklı bir teleferik sistemi var. Biz ilk ikisine binerek 3950 m rakıma çıktık. Artık bulutlar bizlerle yanyana. Hani elini uzatsan yakalayacaksın. Teleferiğin ikinci kademesinde yani Apharwat tepesinde yamaçlarda epey kar var. Oksijen az olduğu için karların yanına çıkmak istenmedi. Sado gel biz çıkalım dediyse de toplu fotoğraf çekilecek denince vazgeçtik. Bize yol gösteren rehber kuzey batı tarafını “Baltistan”ı gösterirken grup fotoğraflarını da çektirdik.
Hindistanlılar doğaya ait ne varsa sahip çıkıyorlar, koruyorlar ya bizimkiler? Dün yani 06 Ağustos Pazar günü Milas Akbelen Orman talanını protesto mitingine katıldım. O güzelim ormandan bir toru bile bırakmamışlar. Binlerce protestocu Limak ve ekibine lanet okudu. Yazık ki ne yazık..
Bir gün gelir hesabı sorulur…
Göcek
07.08.2023
YORUMLAR