CHP’nin ilk kez Meclis dışında kaldığı 1999 yılı seçimlerinde, İzmir 1. Bölgeden 3. sıradan milletvekili aday adayı seçilmiş 4. sıradan da aday olarak yarışlara katılmıştım. Sonuç, CHP Meclis dışında kalmıştı. 2001 Haziran ayında Deniz Baykal tekrar CHP Genel Başkanı seçildi. 2002 erken seçim kararı alındı. Milletvekili seçimleri konuşulmaya başlandı. Ön seçim yapılmayacağı fısıltıları dolaşıyordu. Kurultayda Deniz Baykal ve ekibinin 1999 seçimlerinde ön seçimlerde ilk 5 sırada seçilenleri sıralamaya alacağı konuşuluyordu. Ön seçim yapılmayacağı üzüntüsünün yanında, 1999 seçimlerinde ilk 5 adayın içinde olmanın verdiği umutla Ankara’nın yollarını aşındırmaya başlamıştık. Ne de olsa Ankara’nın yolları taştan. Önceki dönem İzmir CHP İl Başkanı Av. Turan Karakaş ile CHP genel merkezinin yollarını aşındırıyoruz. “Hocam sizin işiniz garanti. Siz gidin İzmir’de çalışın” muhabbetleri. Turan Karakaş ile Çankaya’daki bürosundan çıktık, Kızılay’da bir lokantaya gidiyoruz. TBMM’nin Çankaya kapısının karşısında taksiyi durdurdu. “Gel seninle birisini tanıştıracağım” dedi. Şimdilerde Grand Ankara Otel, o zamanlar Büyük Ankara otelinin yanındaki apartmanlardan birine girdik ve 3. ya da 4. katta bir ofise gittik. Bizi kapıda karşılayan orta yaşlarda, Ankara Üniversitesi’nden Doç Dr Necip Hablemitoğlu idi. Son derece enerjik, konuksever bir hocaydı. Tanıştık, konuştuk. Önce Şanlıurfa’dan Harran Üniversitesi’nden derken siyasete geldik. Türkiye üzerinde çok derin, önemli tahlilleri vardı. Türk siyasetinin tamamen dışarıdan yönlendirildiğini ve planlandığını tekrar tekrar anlattı. Özellikle yurt dışında örgütlenme ve sermaye birikimine dikkat çekiyor. Bergama Altın Maden olaylarına dikkat çekiyordu. Fethullah Gülen ve ekibinin titizlikle izlenmesini gerekliliğinin altını çiziyordu. DSP koalisyonunun ilişkilerinin ülkenin geleceğini tehlikeye attığına değindi.
Turan Karakaş’ın kitap işleriyle de uğraştığını bildiği için yeni kitabıyla ilgili epey sohbet etmiştik. Hatta yeni kitabının adıyla ilgili bir kaç isimde konuşulmuştu. İlk kez Köstebek adını orada duymuştum.
Ben görevim gereği Harran Üniversitesine döndüm. Uzunca bir süre yayına hazırladığı kitabının bölümlerinden bana gönderip fikrimi alıyordu.
Seçimler yaklaşmış, kulisler kulisler derken erken seçim kararı alındıktan sonra CHP genel merkezi İzmir’de ön seçim kararı almadı. Listeler açıklandı, ben 13 kişilik Milletvekili Aday Listesinde yer almamıştım. Hablemitoğlu birkaç teselli yazısı gönderse de kitap ile ilgili haberleşmelerimiz devam ediyordu.
18 Kasım 2002 Pazartesi akşamüstü Üniversitedeki dersimden çıkıp polikliniklere giderken acı haberi duymuştum. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr Necip Hablemitoğlu tek kurşun ile evinin önünde katledilmişti. Hemen Turan abiyi aramıştım “Acımız büyük. Ülkemiz değerli bir Atatürkçü, Cumhuriyetçi bir yazarımızı, dostunu kaybetti” diye üzüntülerini bildirmişti.
Aradan 20 yıl geçti, birçok soruşturma ve mizansenler konuşuldu görüşüldü. “Necip Hablemitoğlu suikastinin düğümleri çözülüyor” yazılıp çiziliyor. Necip Hablemitoğlu bilinmeyenleri: “Katil kim? Arkasında hangi güçler var?”. “ Cinayet zanlısı dört kişi duvarın yolunu tuttu”. Başlıklar atılsa da 20 yolda gelinen nokta bir hiç.
Ülkesi için planlanan oyunları ortaya çıkarmak için geceli gündüzlü çalışan, Ankara Üniversitesi’nde Atatürk İlkeleri ve Devrimleri üzerine 20 yıl ders veren, bir kutup yıldızı gibi gençlerimize yol gösteren bir üniversite hocasıydı. Aynı zamanda yakın dönem Türk Toplulukları ile ilgili tarih çalışma ve eserleri bulunmaktadır. Sürekli üretiyordu, yazıyordu. En çok bilinen kitapları; Köstebek, Alman Vakıfları, Yüzbinlerin Sürgünü Kırım’da Türk Soykırımı, Gaspıralı İsmail…
Kenan Evren darbesi sonrası, özellikle 1990 sonrası yapılan cinayetler, suikastlerde yaşamını kaybeden değerlerimizden; Ümit Kaftancıoğlu, Musa Anter, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink gibi Doç Dr Necip Hablemitoğlu suikastlerini aydınlatabilecek miyiz? Yeni tutuklananlar, 7 sayfalık mektuplar daha neler neler? Televizyonlarda tartışmalar yanında kapalı kapılar arkasında ise bu işleri planlayanların delilleri ve olayların izlerini yok etmek çabası içinde olduklarını tahmin ediyorum. Bugün geldiğimiz Türk Hukuk ve İstihbarat işleyişi ile bir sonuca ulaşacağımız kanısında değilim. Artık ülkemizin silkelenip kendimize gelme zamanı geldi geçiyor. Evet siyaset, ayrışmalar, sıkıcı haberler bizi olaylardan televizyonlardan uzaklaştırıyor. Özellikle apolitize edilmeye çalışılan bu ortamı, iklimi hep beraber yok etmeliyiz. Huzurlu, mutlu ve adil bir toplum yapısını tesis etmek için daha özenli olmalıyız. Gençlerimizin her türlü değerlerimize sahip çıkmaları konusunda ilgi ve desteklerini istemeliyiz.
05.09.2022
İzmir
YORUMLAR