Gelincikler-2
Geçen hafta gelinciklerden söz etmiştim. Kızım Başak “ Baba gelinciklerin güzellikleri yanında sağlığımıza da yararı var mı?” diye sorunca, “sadece sağlık açısından değil, daha pek çok özellikleri, güzellikleri var” deyip hızımı alamadım, bu hafta da bu şirin çiçekleri yazmaya devam ettim. Sizde kırlarda salına salına ayakta duran gelincikleri seyrederken huzur duymuyor musunuz?
Nisan ayının ortalarından Mayıs ayına doğru geçerken coştukça coşuyor gelincikler. Bahçeler, kırlar, yol kenarları, doğanın her yanı adeta kızıla dönüşüyor günler bir sonrakilere devrildikçe.
Ben o kadar inanıyorum ki 14-15 Mayısı düşündükçe umutlarım, heyecanım gün geçtikçe artıyor. O gün doğadaki tüm gelincikler tüm güzelliklerini sunacak bizlere. Türkiye’nin yüzünü güldürecekler.
Gelincikler; umut çiçekleri olmanın ötesinde geçmişte de barışın huzurun sembolü olmuşlar.
Özellikle Çanakkale’de gelincik çiçeği diğer adı ile “kan çiçeği” Çanakkale Savaşının sembolleri arasında yer almış.
Türkiye ile Yeni Zelanda, Avustralya halkları arasında dostluk günü olan 25 Nisan ANZAK günü olarak kutlanmaktadır. 1915 yılında savaşın ilk günler olan 25 Nisan, bugün barışın sembolü oldu. Gelibolu Yarımadasında savaşmak için karaya çıkılan yer olan Arıburnu Koyu 1985 yılında Avustralya ve Yeni Zelanda halkının ve Hükümetlerinin önerileri ile Türkiye tarafından ANZAK koyu adı verildi. ANZAK; Avusturya ve Yeni Zelanda Asker Kolordu birliğinin baş harflerinden oluşmaktadır.
Türkler arasında 25 Nisan barış ve dostluk gününe dönüştü ve her yıl binlerce ANZAK çocukları ülkemizi ziyaret ediyor oralarda dedelerinin gelinciklerini okşuyorlar. Ve gelincik o savaş ve barışın sembollerinden biridir. 1. Dünya Savaşında Dünyanın taaa dibinden, 17000 km uzaktan, Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan gelip vatanını savunan Türklere karşı savaşırken bir ANZAK askeri ateşkes molalarından birinde yazdığı mektubunda “ … pıtır pıtır açan gelincikler..” diye tanımlar gelincikleri. Onlar sadece Çanakkale Savaşı’nın değil aynı zamanda 1. Dünya Savaşı’nın da sembolüdür.
Yeni Zelanda’da 2018 yılında Yeni Zelanda başkenti Wellington'daki (Te Papa) Müzesini eşim ile ziyarete gittiğimizde bizlere o günün anısına gelincik yaka rozeti hediye etmişlerdi.
Dünyada en yaygın çiçekler arasında yer alan gelincik mitolojide, tarihte, kültürde, politikada ve tıpta önemli rol oynar. Ve adından bu kadar söz edilen başka bir çiçek var mıdır bilmiyorum?
Kavuşamayan aşkların çiçeği olarak da bilinen gelincik otu ve çiçeği, alternatif tıpta kullanılan bitkilerin de başında gelir.
Taze gelincik bitkileri, Akdeniz yöresinde; ot yemeklerinde sıkça kullanılır. Hele şerbeti bir başka tat ve lezzettedir. Yapısında bulunan az miktardaki morfin benzeri alkoloidler ve diğer kimyasallar ile huzurlu bir uyku ve iyileşme sağlar.
Gelincik çiçeğinin diğer faydaları arasında; Nefes darlığı ve astım tedavisinde de kullanılmasıdır. Gelincik çiçeği çayı, baş ağrılarını dindirir, hafif ağrıların iyileşmesini hızlandırır. Ağrı kesici özelliği yanında stres ve yorgunluğa da karşı oldukça etkilidir.
İçeriğinde bulunan antioksidanlar cilt sağlığı için oldukça önemlidir. Gelincik çiçeğinden yapılan macunlar, cildin daha parlak, sağlıklı ve canlı görünmesini sağlar. Karışıma az miktarda limon suyu eklenirse, yanık, egzama, kaşıntı ve cilt iltihaplanmalarında kullanılabilir. Ayrıca saç bakımında, bağışıklık güçlendirilmesinde, kalp sağlığı, kansızlığa hatta kemik erimesine yani osteoporozun önlenmesinde de yararlıdır.
Bana huzur veriyor dedim ya; birçok kültür için de çeşitli sembolleri özelliği vardır. Özetleyecek olursak:
Uykusuzluğa iyi gelir ve kolay uyumayı sağlar. Ailede kayıp ve ölüm olduğunda teselli bulmaya yardımcı olur. Çeşitli savaş ve çatışmaların anılmasını sağlar. Kırmızının etkisiyle canlı bir hayal gücü ve ilham verir. Barış ve huzuru çağrıştırır. Güzellik ve başarının yanında savurganlık ve lüksü de çağrıştırır.
Gelincikler kadar alımlı, huzurlu, mutlu ve başarılı günler dilerim.
Göcek
24.04.2023
YORUMLAR