Yaşamın her alanında bir düzenleyici vardır. Bir toplantıyı, bir odayı, bütçeyi düzenleyici vardır. Vücudumuzun da düzenleyicileri vardır. Sizin de bildiğiniz gibi onlara vitaminler diyoruz.
Karbonhidratlar, yağlar ve proteinler ne yaparlar derseniz? Onların da canlılarda yapıcı, onarıcı görevleri vardır.
Hormonlar ise vücudumuzdaki büyüme, gelişme, üreme ve metabolik olayların sağlanmasına katkı sağlarlar. Dolayısıyle vücudun sağlıklı olarak görev yapmasını sağlayan kimyasal habercilerdir. Hormonlar vücudumuzdaki salgı bezlerinden salgılanarak kan yoluyla diğer dokulara taşınır ve etkilerini gösterirler.
Tekrarlamak gerekirse vitaminler düzenleyici ve direnç sağlayıcıdır.
Ben bugün size D vitaminden söz edeceğim. Yazımın bundan sonraki kısmı önemli. Okumadan geçmeyin. Sağlığınız için çok önemli bir vitamin. D vitaminine hormon diyenler de var.
Özellikle çevre ve hava kirliliğinin arttığı sanayi devriminden sonra ortaya çıkan yaygınlaşan bir sağlık sorunu diyebiliriz. Ayrıca Corona 19 pandemi sonrası D vitamin eksikliği ya da yetersizliği daha da sık görülmektedir.
D vitamini eksikliği vücudumuzda görülen çok sayıdaki hastalıklarla ilgilidir. Eksikliği çeşitli hastalıklara yol açar ya da hastalıkları ağırlaştırır. D vitamininin kanda yeterince bulunması birçok hastalığı önler ya da hafif atlamaya katkı koyar. Neden? Çünkü her türlü organımızda ve her çeşit hücremizde bulunan bir vitamindir.
D vitamini dediğimizde güneş öncelikle aklımıza gelir. Çevre ve hava kirliliği arttıkça güneşin etkisi de azalıyor. Ayrıca güneş kremleri de engelleyici ve üstelik bazı çeşitleri zararlıdır.
İnsan vücudu fizyolojisi ve psikolojisi ile bir bütündür. Ne demek istiyorum. Vücut direnci de bütüncüldür. Vücut direncinin azalması söz konusu ise bütünlüğünde bozulması söz konusudur. Genelde vitaminler vücudumuzda üretilmez. Ama D vitamini hemen cilt altında güneşten gelen dik ışınların etkisi ile üretilir. Yağda eriyen vitaminlerdendir.
D vitamini, kalsiyum metabolizmasını düzenler ve dengelenmesini sağlar. Antikanserojendir. Antidiyabetiktir. Antiviraldir. Antiromatizmaldir.
Peki biz kan tahlili yapmadan D vitamin eksikliğinden şüphelenebilir miyiz? Evet kuşkulanabiliriz. Nasıl? Kemiklerimizde, kaslarımızda, vücudumuzda nedensiz ağrılarda ilk akla gelen D vitamin eksikliği araştırılmalıdır. Halsizlik varsa, çabuk yoruluyorsak, konsantrasyon bozukluğu yaşanıyorsa, aşırı kilo alıp veremiyorsak öncelikle D vitaminin eksikliğine odaklanılmalıdır. Karamsarlık, çabuk sinirlenme, ya da kişi kendisini mutsuz hissediyorsa, unutkanlık artmışsa, depresyondaysanız D vitamin eksikliği olabilir. Ayrıca Hashimato, romatizma, tip 2 diyabet gibi metabolik hastalıklarınız peydahlamışsa D vitamin eksikliği olasılığı yüksektir. Özellikle kafa ve saçlı deride terlemeler artmışsa, sık sık hastalanıyor, grip nezle oluyorsanız kanda D vitaminine bakılmalıdır. Hatta ‘Vücut direncim azaldı galiba bir iki bardak portakal suyu içeyim’ diyorsanız D vitaminin eksikliği olabileceğini unutmamalısınız.
D vitaminin kan değerleri ne düzeyde olmalıdır? 80 ila 150 ng/ ml ( nanogram / mililitre) idealdir.
Kan değerlerini 100 ng / ml üstünde tutmak idealdir , pek güzeldir.
Son yıllarda tüp bebek merkezlerinin sayıları çok arttı. Kısırlık oranlarının da arttığı konuşuluyor. Geç evlenme, kariyer gibi ileri yaş vb nedenlerin yanında D vitamini eksikliğinin de rolü vardır. Dolayısıyla biz D vitaminini tüp bebek hastalarımızda önemsiyor, sıkı takip ve ek tedavi olarak kullanıyoruz.
D vitamini eksikliği en çok kimlerde görülür? Hava kirliliğinin olduğu yerlerde.
En sık kimlerde yok?
Anne sütü almayan bebekler. Gece çalışanlar, güneşten mahrum kalanlar. İleri yaşlılar. Sanırım dağ başında yaşayan ve doğal ürünlerle beslenenler dışında D vitamin eksikliği yaygındır. Toplumumuzda ne kadar yaygın olduğunu siz tahmin edin. Kısaca yaygın toplum sağlığı sorunu olarak görmek gerekir. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığı bu konuda yeni bir politika belirlemelidir. Önemsenirse hastalıklar azalır, ilaç tüketimi de düşer.
Peki ne yapmalı?
10 kiloya bir damla D vitamini yeterlidir. Yani 80 kg bir kişiye 8 damla günlük takviye gerekir. En ideal alma yöntemi dil altına damlatılmalıdır. Yok ben bu kadar titiz değilim diyorsanız ayda bir kez 300.000 ünite kalçadan D vit ampul yapılmalıdır. Olanağınız var ise gezen tavuk yumurtası gibi organik beslenme öncelikli olmalıdır.
Hani biz Hekimler deriz ya; hastalıklı toplum değil sağlıklı toplum için koruyucu hekimlik. Her fırsatta güneşten yaralanmak dileklerimle bu konuya tekrar değineceğim. Saygılarımla.
18.12.2022
İzmir
YORUMLAR