Herkesin bir hayat hikayesi vardır. İzin verirseniz köşemi bugün müstesna bir insan, örnek bir yurttaş olan babama ayıracağım.
Cenaze töreni sonrası dün, anneme “Babamla nasıl evlendiklerini” sordum?
“İlkokulu yeni bitirmiştim. Bahçe komşumuz Şerif Amca’nın (Ugan) eşi Fatma yengenin bize geliş gidişleri sıklaşmıştı. Sohbetlerin sayısı da gün geçtikçe artıyordu. Meğerse kendi aralarında işi bitirmişler beni Sulu Osman’ın askerdeki oğlu Memed’e vermeye karar vermişler. Olur için fırsat kolluyorlar. Topal anamın ‘Seni Osman’ın oğlu Memed ile evlendireceğiz. Temiz bir çocuk. Sana iyi bakar becerikli, yakışıklı, çalışkan. Askerliği de bitmek üzere.’ demesiyle birlikte “Hayır! Ben okuyacağım!” diye bağırmışım.
Birkaç gün sonra Fatma yengem geldi. “Memed sana selam yazmış, kağıt kalem gönderdi. Bir kaç kelime ile yazmak istermişim?. “O zamanlar askere mektup yazmak epey moda. Sarı yapraklı defterlerden koparılmış kağıt ile kalemi alıp yere çarptım. ‘Ben okuyacağım. Öğretmen olucam’ deyip ahıra koyunların olduğu yere doğru koşup hüngür hüngür ağlamıştım.”
1948 yılında ilkokulu yeni bitiren, öğretmen olma hayalleri tükenen Gülsüm ne kadar direnebilir ki?
Askerden gelir gelmez aileler Güssün ( Gülsüm) ile Mehmed’in evlilikleri çin anlaşırlar. Öyle uzun uzadıya tören mören yapılmaz. “A oğul beni kınaladılar, boyadılar. Olanı giydirdiler. Sandık yüklü atın sırtına bindirip yola çıkardılar. At, Taşbaşı Mahallesine, yokuşa doğru tırmanırken sandıktan tak tuk sesleri geliyordu. Bir saat kadar süren yolculuktan sonra, iki gözlü evin önünde indirdiler. Bizim oralarda adettendir. Çeyizler hemen açılır. Üvey ananın evinde, çocukların meraklı bakışları arasında tahta sandık açıldı.
Sandığın içinden bir karpuz birde yamalı yorgan çıkmaz mı? Yoksulluk işte…”
Önceleri çırak olarak başladığı inşaat işlerinde zamanla ‘duvarcı ustası’ olan babam Mehmet Demir, gündüzleri orda burda geceleri kendi işinde çalışırdı. 65 kişinin öldüğü, 1957 Fethiye depreminde her yer yerle bir olurken, kendi yaptığı evin sapasağlam ayakta kalmasından hep övünç duyardı.
Üvey annenin elinde büyümüş olmanın ezikliği içinde okuma yazmayı askerde geliştirmiş. Okula gitmek içinde bir ukde olarak kalmış. Akşamları ocaklığın başında çıranın şavkında bizlere okuma yazma, matematiği, keratı (çarpım cetveli) öğretirdi. Çalışmak onun için adeta bir aşk, kutsal bir ibadet demekti.
Göcek’te 1957 yıllarında Etibank Krom İşletmelerinde işe başlamış, kendini sevdirmiş. Çalışkanlığı, dürüstlüğü ve samimiyetiyle üstlerinden hep takdir almış. Emekliliğine kadar orada çalışmış.
Komşularına, köylüsüne hemşerisine kısaca insanlara hep yardımda bulunurdu. Doğaya, ağaca, yaratılana hep sevgiyle yaklaşırdı. “Onların en az benim kadar yaşam hakkı var” derdi. Hele kedilere aşırı düşkünlüğü vardı. Bir ara 32 kedisi olduğunu söylerdi. Biri iner biri çıkar göğsünde uyurlardı. “Hırıltıları değme müzisyenin namelerine taş çıkartırlar” derdi. Bir asıra yakın ömrünün büyük bir kısmını geçirdiği evinin önüne helallik almaya getirildiğinde kalabalık bir seveni yanında mahallenin kedileri de Mehmet dedelerini uğurlamaya gelmişlerdi.
Yoğun yağmurdan sonra güneşli bir günde tıpkı gelin alma töreninde olduğu gibi aynı yokuşta, Taşbaşı yolunda ağır ağır çıktık. Taşbaşı mezarlığında cenaze namazı sonrasında babası Sulu Osman’ın mezarı yanına ebedi istirahatgahına defnedildi. Annesini hayal meyal hatırlayan, babasını da hep özlemle anan babam, babasının mezar taşına kendi eliyle yazdığı “Babama hiç doyamadım. Mehmet Demir” dizesi törene katılanlarda bir burukluk yaratırken, bazılarına da Can Yücel’in şiirini anımsattı.
“Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla ha düştü ha düşecek
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim.
….
İnsanoğlunun ömrü belli. Dünyada ortalama yaşam süresi 73 dolaylarında olduğu günümüzde 97 yaşına ulaşmak bir ayrıcalık. Durmaksızın çalışarak geçen bir ömürde “ben hayatta iki şeye doyamadım; bir babama bir de çalışmaya” derdi. O bizim ailemizin paha biçilmez bir değeriydi. Anıları bize hep önder olacak. Yıldızlar yoldaşın olsun, mekanın cennet olsun canım babam.
Telefon, mesaj yada gelerek acımıza ortak olan, başsağlığında bulunan, cenaze törenimize katılan hemşerilerime ve dostlarıma içten teşekkürlerimizi iletiriz. Demir Ailesi adına Dr Nurettin Demir
Göcek
05.12.2022
YORUMLAR