İki hafta önce sizinle paylaştığım “kemerden iklime” yazımda eşim Prof Dr Esen Demir ve Çocuk Allerji Uzmanlığını yeni kazanan Dr Ezgi Hanım ile Uludağ Pediyatri Kongresine giderken bir zincirleme kazaya karıştıklarını anlatmıştım.
Özetle; araç pert, arabanın sağ ön koltuğunda oturan eşim emniyet kemeri ve hava yastığının koruması altında da olsa ciddi bir travma geçirmiş ve ambulansla Balıkesir Şehir Hastanesine, Acil Servis, tetkikler vs derken Ortopedi Uzmanı kontrolünde hastanede bir gün gözlem ve tedavi altında kaldı. Hayati tehlikeyi atlattıktan sonra taburcu edildi. Köprücük kemiğinde kırık, sol topukta ödem ve kaval kemiğinde çatlak, akciğerde sarsıntı bulguları, kemer yerlerinde çeşitli morarma - ekimozlar olduğu tespit edilmişti. Birkaç bandaj, ağrı kesici ve istirahat ile geçeceği söylemiyle taburcu edildi. Kazadan birkaç gün sonra “görmemde bazı sorunlar var, bazen görmüyorum, televizyonu izleyemiyorum” derken Kaşkaloğlu Göz Kliniğinde yine yakın arkadaşlarımızın kontrol ve incelemeleri sonucu her iki göz retinasında ödem olduğu tespit edildi. İlaçlar verilerek, çeşitli önerilerde bulunularak eve gönderildi.
Eşim Dr Esen Hanım İzmir’in sevilen bir Hekimi olduğu için telefonlar ziyaretler derken ağrıları arttı. Bir Vakıf hastanesinin bölge polikliniğinde çok yakın dostumuz ile birlikte iki Ortopedi Uzmanı arkadaşımız yeniden muayene, filmler ve tetkiklerden sonra yine İzmir’in hatta Türkiye’nin önde gelen bir hastanesine sevk edildi. MR, Tomografiler tekrar tekrar filmler, değerlendirmeler derken hastaneye operasyon için yatırıldı. Normalde köprücük kemiği kırığı bandaj ile tedavi olurken eşimdeki kırık aşırı yer değiştirdiğinden (deplasman) operasyona karar kıldılar. Başarılı bir operasyon geçirdi. Bu arada üç öğretim üyesi döne dolaşa yani tekrar tekrar takip, değerlendirmelerini yaptılar ve hastamızı iki gün sonra eve gönderdiler.
Kusmalar, ağrılar, nefes ve sorunlar, tansiyon fırlamaları derken yakınmalar gitgide arttı. Acaba beyin ve katmanlarında geç bir kanama (supdural hematomları gibi) olmasın diye Beyin Cerrahisi ve Tomografi için bir görüntüleme merkezine gittik. Travma yani kaza sonrası beyinde bazı sinyal değişiklikleri dışında ciddi bir bulgu saptanmadı.
Sağı solu doktor olan profesör doktor hastamızı kazadan bir hafta sonra yanında birkaç öğrencisi olan doktorların da eşliğinde bakıcımız Ezo ile birlikte geç saatte Ege Üniversitesi Hastanesine götürmek zorunda kaldılar.
“Acil servise gidiyoruz. Esen Hanım fenalaştı” diye beni aradılar. Fethiye Göcek’ten apar topar hastaneye gece yarısından sonra ulaştım.
Ege Üniversite Acil Servisi anacık babacık günü gibi bir gece yaşıyordu. Her yer dolu. Yeni düzenlemesi çok güzel ve fonksiyonel olmuş. Hani hizmette “insan merkezli” derler ya... Herkes hastalara, monitörlere odaklanmış. Hastane Yöneticilerini, Acíl Tıp Bilim Dalı Hoca ve çalışanlarını öncelikle kutlarım.
Sabaha doğru Acil Servis sorumlusu Hocamız hastanın son durumu hakkında bizi bilgilendirdi. Opere köprücük kemik kırığı, göğüs kafesi sol kaburgalarda kırıklar, iman tahtası - sternum kemiğinde ayrılma, sol akciğer alanında hemotoraks dediğimiz kanama, her iki akciğerleri besleyen ana damar (portal damar) uç kısımlarda pıhtı - emboliler ve kan tetkiklerinde pıhtı varlığını gösteren DDİMER yüksekliği var. Tibianın topuk tarafında çatlak ve kemik iliğinde ödemler var. Tedaviye aldık ve kliniğe yatıracağız diye bilgilendirildik. O günün sabahında EÜ Göğüs Cerrahi AD Kliniğinde izleme ve tedaviye alındı. Kan değerleri düzeldi, ağrıları ve nefes daralmaları kalmadı. Kazadan 16 gün sonra, onlarca doktor kontrolü ve tedavilerinden sonra yakınmaları büyük oranda çözülmüş ve giderilmiş olarak taburcu olan eşime geçmiş olsun derken emeği geçen tüm hekim arkadaşlarımıza ve sağlık çalışanlarına, dostlarımıza yürekten teşekkür ederiz.
Bu konuyu niçin köşeme aldım; 1. Hastaya bütüncül bakmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için kayda geçsin ve önemli bir olgu sunumu olduğunu düşündüğüm için. İkincisi de tıpta ve eğitimde hatta tüm yaşam olgularına, olaylara bütüncül ya da bütünsel bakmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için yazdım. Sadece bir kırığa ya da sadece bir semptoma odaklanarak esası atlamamak gerekir.
13. Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu “ mühendis mimar uzmanlar ile birlikte devletin 23 yetkilisi imza atacak. Sadece ev sahibi bir kişinin imzası ile ev alacak. Sorumlusu o evi satın alanda olacak. Olmaz. Hak, hukuk, adalet nerede kaldı?” diyor. Çok yerinde bir tespit. Tüm sorumluluk devlet olduğu görüşüne bende katılıyorum.
Olaylara ve olgulara bütüncül bakılabilinseydi 50 bin üstünde insan kaybı yaşanır mıydı? Bütünsel bakabilmek öncelikle eğitimin önceliklerinden olmalıdır. Bütüncül bakış açısı kazanımları, yılların verdiği deneyimleride katılınca liyakat dediğimiz noktaya gidiliyor.
Tüm olaylara ve olgulara bütünsel bakmaya çalışalım. Her alanda güvenli bir yaşam önceliğimiz olsun. Sonra da sağlığımıza özen gösterelim.
Göcek
27.03.2023
YORUMLAR