Bir Yörük geleneğini, insan hayvan sevgiye dayalı ilişkisinisizlerle paylaşmak istiyorum. Burdur'un Tefenni İlçesi Hasanpaşa Köyünde "Yünüm Böğrt" geleneği kutlandı
Yünüm Böğet ; tarihi yüzyıllar öncesine dayanan bir Türk geleneğidir. Doğduğu ve bugüne kadar yaşatıldığı yöre de göz önünde bulundurulduğunda yörük kültürünün biryansımasıdır.
‘Yünüm’ kelimesi, ilk duyduğumuzda aklımıza koyun yününü çağrıştırsa da yıkanmak anlamında eski Türkçedeki ‘yunmak’tan* türemiştir. ‘Böğet’ yada ‘büğet’ ise bent yapmak suretiyle suyu büğemek yani biriktirmek anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, ‘Yünüm Böğet; suyun önünü büğetleyerek, koyunları yıkamak olarak tanımlanır.
Burdur’un Hasanpaşa Köyü’nde bir şenlik çerçevesinde yarışma biçiminde organize edilen yünüm böğet geleneğinde, diğer hayvan festivallerinden farklı olarak hayvanlar değil çobanlar yarıştırılmakta, yarışmayı kazanan çobanın belirlenmesinde ise elcik koyunu ile arasındaki güvene dayalı ilişki belirleyici olmaktadır.
Antalyalı meraklı grubunun öncüsü Boran Eser Kavaz’ın Yünüm Böğet kültürünün duyulmasında ve katılımın artmasında önemli bir rolü olduğu dikkat çekti.
Tefenni Belediye Başkanı Ümit Alagöz, asırlar boyu devam eden geleneği sonraki nesillere taşımayı görev edindiklerini söyledi. Geleneğin koyun yıkama etkinliği olduğunu belirten Alagöz, "Bunu bir şenlik ve yarış havasında yapıyoruz. Çobanın suya girmesiyle koyunun da onun arkasından hiç tereddüt etmeden suya atlaması aralarındaki duygusal bağın oluştuğunu gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Hasanpaşa köyü muhtarı Mehmet Özkol da ise geleneğin önümüzdeki yıllarda daha büyük organizasyonla uluslararası boyuta taşımayı düşündüklerini kaydetti.
Yünüm böğet, Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanterine dahil edilerek kayıt altına alınan Anadolu’nun birçok yerindeki takvime bağlı inanış, kutlama ve gelenekler kapsamında koç katımı, kırkım töreni gibi isimlerle kutlanan çoban bayramlarından biridir. Koyunların yıkanması vet emizlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu gelenek, Türk boylarındaki hayvan kültü ile ilgili saya gezme ve saya manileri gibi geleneklerin uzantısını oluşturmaktadır. Koyunlarına iyi davranan ve iyi bakan çobanın koyunlarının, çobanın arkasından soğuk suya hiç tereddüt etmeden gireceği düşünülmektedir. Koyunların sudan geçirilerek yıkanması, koyunların tarlalardaki ekinlere verdiği zararların çobanlar tarafından köy halkına itiraf edilmesi gibi uygulamaları çerçevesinde ‘arınma’ bu kültürel değerin özünü ifade eden kavramları oluşturmaktadır. Tos tos töreni ile başlayan, yöresel sanatçılar ve halk oyunları ile devam eden eğlence gecesi, sudan geçirme uygulaması sırasında okunan manileri ve helalleşme ritüeli ile ortak belleğe dair birikimler, her yıl bir diğer kuşağa aktarılmaya çalışılmaktadır. Düzenlenen eğlencelerin ve yarışmajarın, geleneğin sürdürülmesine sadece aracılık ettiğini ifade eden ‘toprakla koyun, gerisi oyun’ halk deyişinin hatırlatıldığı bir ödül töreni ile, şenlik son bulmaktadır.
Gelenekler, insan-doğa ilişkisini ve bu ilişkiye dair algıları, zamanımıza ulaştırma işlevini görerek günümüzdeki insan merkezci yaklaşımların yarattığı ekolojik sorunlara çözüm arayışında yol gösterici olmaktadır. Türk kültüründeki doğa kültlerine yönelik saygının, bütüncül evren anlayışının izlerinin ve günümüz biyoetik ilkelerin köklerinin görüldüğü bu geleneksel uygulamalar, sorunun kaynağının, insanın doğadan uzaklaşması ve yabancılaşması ile ilgili olduğunu ortaya koymaktadır. Gelecek nesillerin çevreye ve hayvanlara yönelik etik davranış kalıpları geliştirmesi açısından kültürel ekolojik mirası oluşturan geleneklerin barındırdığı mesajların doğru bir şekilde aktarılması önem taşımaktadır. Ayrıca bu kültürel değerlerin korunması, toplumların sadece geçmişi ile bağkurmasını değil geleceklerinin de güvence altına alınmasını sağlamakta, aidiyet ve kimlik duygularını pekiştirmekte, yöre halkının hayatına değer ve anlam kazandırmaktadır. Sosyal bütünleşmeyi ve dayanışmayı sağlamakta, yerel kültürel çeşitliliğin korunması işlevini yerinegetirmektedir. Akademik çalışmaların bu mirasın kayıt altına alınması ve özgün yanlarının ortaya çıkarılması bağlamında koruma çalışmalarına ve kültürel değerlerin nakledilmesine aracılık ettiği düşünülmektedir. Aynı zamanda bu değerler, toplumun yaşam koşulları, gündelik hayatı, dünyagörüşü, beğenileri, inanç biçimleri gibi birçok konuyu kapsaması nedeniyle akademik çalışmalar için yüzlerce yıllık anonim veri deposu olarak eşsiz bir kaynak özelliğini taşımaktadır. Bu kapsamda yünüm böğet geleneğinin ‘insanla hayvanlar arasındaki bağ’ temelinde değerlendirilmesi ve geleneğin sürdürülebilirliği açısından farkındalık yaratılmasına katkı sağlaması bu çalışmaların amacını oluşturmaktadır.
*Teke yöresinde yunmak kelimesi günlük kullanılmaktadır. Örnek "Kızım keçeleri derede yundun mu?"
YORUMLAR