SIZI
SIZI
Sessizlik yalnızlığın kuyusu, en dibindeyim.
Rüzgar kararsız kuru yaprakları hangi yöne savursun bir o taraf bir bu taraf, bazen girdap gibi çevirip bırakıyor, ne haliniz varsa görün der gibi.
Ulu ağaçların gövdeleri dallarını sonsuzluğa salmış , engellere takılmadan yaprakları tek ihtiyacı olanlarla buluşmuş , ışık , hava, rüzgar hepsine kavuşmuş yapraklar.
İçimdeki sızı özlem, kıskandı yaprakları ne çok isterdi özlemini çektiğine kavuşabilmeyi, vuslata ermeyi, ışığını tüm hücrelerinde hissedebilmeyi.
Ayağımın altında ıslanıp hamurlaşmış yapraklar kaydı sarsıldım. Yeni yağmış yağmurun nemi , toprakla ot kokusunun birleşiminden yayılan rayiha ; hafif serinlik, su damlalarının üzerindeki güneş pırıltıları.
Arada bir kuş ötüyor , kendine özgü bestesini evrendeki en güzel melodilerle icra ederek var oluşunu ilan ediyor.
Yol uzanıyor bilinmeze doğru, tıpkı yaşam gibi, ilerideki sapaktan dönünce karşına ne çıkacağı belirsiz, yolun güzelliği de tamda burada, başka ağaçlar, yeni biçimde yapraklar, ışığın farklı yansımaları. Değişik kuşların yeni besteleri.
Rüzgar bu defada saçlarımı savuruyor bir o taraf bir bu taraf, yüzüme çarpıp sarsıyor tüm benliğimi, yüreğimdeki sızı, pus, kasvet bir anlığına dağılıyor, getirdiği ferahlıkla rüzgar alıp götürdü sanıyorum, yanılmışım aynı yerinde duruyor, gülümsüyorum sızımı seviyorum.
Sızı demek vuslatı arama, erme isteği demek, ben evrensem, gövdem ağaç, göğe uzanan dallarım vuslat, yapraklarım özlem, sızım hasret. Işığımı arıyorum, yüzümü devamlı ışığa çevirişim ondan.
Karanlığı hissettiğim hiçbir yere ait değilim, ayçiçeği siluetinde buluyorum kendimi, ısrarcı kararlı ardına bakmayan.
Depremler oluyor benliğimde, en dipten sarsılıyorum taşlar yerinden oynuyor, zahirde görünen yerini yıkıntıya bırakıyor, güven simgesi binalarım yıkılıyor ne kadarda çürüklermiş, kırlangıç yuvası daha sağlam .
Yanlış yere derme çatma bırakılmış tuğlalar, gelişi güzel lütuf gibi düzenlenmiş mekanlar hepsi yerle bir. Ayağıma takılıp tökezletiyorlar, üzülüyor muyum? Hayır zaten çürük kokuşmuş yosun bağlamış! Yeniye yer açılıyor.
Yeni yol uzanıyor önümde, toprak kokusunun yerini yosun kokusu alıyor, bu defada denize uzanıyorum ruhum kadar geniş engin, kanatlarım açılıyor, sonsuzluğa uçmak istercesine, hepsi vuslata hazırlık, gökyüzü ışıl ışıl güneşini salıyor üzerime, gözlerim kamaşıyor ufku görüyorum hürlük açılıyor önümde, denizin dalgaları ayaklarımın dibinde hışırdayarak okşayıp çekiliyor, ıslak kum dibe doğru çekiyor beni korkma diyor benden zarar gelmez.
Deniz çok cömert tüm pırıltılarını benim için yansıtıyor, deniz kokusu yosun kokusu hücrelerime işlesin pis kokular bir daha ulaşamasın istiyor, bakışlarım ışıltıdan kamaşıyor, ufuk çizgisi bilinmezliği simgeliyor, git gidebildiğin kadar, gökyüzü keşfet diyor aç kanatlarını uç açabildiğin kadar, küçük meltemlerle avunacağına rüzgara dönüş fırtına yarat , kara siluetleri ardında bırak, karanlık karanlığından memnun, karanlık olduğunun farkında değil, ışığın varlığından haberi yok, ayçiçeği ışığına aşık, aydınlığına kavuşmuş, çevirir mi tekrar yüzünü karanlığa?