Omuzlar Üzerinde Yükselmek

Şule Becer suleaknc335@gmail.com

"Ey kahraman Türk kadını! Sen ayaklar altında sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın."
Mustafa Kemal Atatürk

Omuzlar üzerinde göklere yükselmek. Peki bu nasıl olacak?
Kendini evlilik içine hapsedip, sorumluluk ve yükümlülüklerden oluşan fedakarlık ve özveri merkezli bir hayat yaşayıp, her türlü şiddet ve aşağılanmaya maruz bırakılıp zavallı, merhamete muhtaç, cefakar, çilekeş kadın misyonunu yüklenerek mi?

Bir erkeğin koruyucu kanatları(!) altına sığınıp, yaşamını, bedenini, benliğini, aklını , iradesini, seçimlerini bir erkeğe teslim ederek mi? Kadına reva görülen geleneksel kalıpları kabullenip, dinsel doğmaları evrensel doğrular olarak benimseyip, bu doğrulardan, anlam çıkarımlarıyla kendisine değer atfederek mi?

Coğrafyamızda etkin olan ataerkil ve yaşlı egemen kültürün, feodal yapının, yalnızca kadının yaşaması ve yaşatmasını öngördüğü namus, ahlak, sadakat kavramlarını korkuyup ve acizliği kullanarak dayatmasıyla mı?

Ayaklar altında sürüklenmemek için kadınların, en büyük hazineleri akıllarını ön planda tutup, kendilerini eğitmeleri, yetiştirmeleri, geliştirmeleri, çok okumaları araştırmaları, sorgulamaları gerekiyor.

Bir başkasının onu yüceltmesini beklemeyip kendini yetiştirmesi, her daim gelişme, öz eleştiri içerisinde olması, kendine emek vermesi; kendini eğitimle beceriyle donatması, özünde var olan sonsuz enerjiyle ışığını yıldızını parlatması gerekiyor.

Omuzlar üzerinde yükseltilmeye layık olabilmek için kendine saygı duyan, değer veren bir benliğe, hissiyata, karaktere, kişiliğe sahip olup yetenek ve becerilerini geliştirmiş, ekonomik özgürlüğünü elde etmiş, muhtaçlık acizlik kısır döngüsünden çıkması gerekiyor.

Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk kitabındaki muhteşem tespitinde vurguladığı gibi, "Merhamet zulmün merhemi olamaz".

Bir insan sürüklenmekle, omuzlar üzerinde yükselmek arasındaki seviyede kendini nereye layık görüyorsa hür iradesi ve aklıyla sergileyeceği çaba neticesinde omuzlar üzerinde yükselmek elde edilebilecek bir sonuç olacaktır.

Tolstoy’unda dediği gibi;

"Dünya üzerinde hiçbir varlık insan kadar alçalamaz ve insan kadar yükselemez"