Bundan Sonra CHP Ne Yapmalı; 2. Bölüm

Prof. Dr. Musa Pınar Musa.Pinar@valpo.edu

Bundan Sonra CHP Ne Yapmalı? (Geçen hafta yazımın devamı)

Bu seçim sonuçlarından sonra CHP nasıl bir strateji izlemeli ki, bu başarı 4 yıl sonra yapılacak olan genel seçimlerde devam etsin. Siyasetçi değil de, bir Pazarlama ve Marka çalışanı olarak önerilerim aşağıdadır. Ayrıca, akademisyen ve bilim insanı olarak konuları belli bir teori ve kavramlar çerçevesinde açıklama gereğini gördüğüm için önceki (geçen haftaki) yazımda pazarlama ve marka ile ilgili kavramları sunmuştum. Gelelim CHP ne yapmalı?...

1. CHP’nin aldığı oylar ‘gezici, değişken’ seçmenlerden geldiği için, onlara kalıcı gözüyle bakmak, yapılacak en önemli hata olur. Değişken, gezgin tüketiciler farklı markadan umut veya avantaj görünce gittikleri gibi, seçmenlerde aynı şekilde giderler. Nedeni ise, bu kişilerin bir marka, partiyle kalıcı sadakatleri yoktur. Bunlar, sorunlarıyla ilişkili, farklı ve güvendikleri markaya (burada siyasetçi) giderler. Unutmamalı ki, markalaşma ile ilgili bahsettiğim üç kavram ve gereklilik, güçlü ve kalıcı marka olmak için aynı anda olmalıdır ve devam etmelidir! CHP bu kavramaları ve diğer kavramları iyi düşünmeli.

2. Markalar fevkalade deneyimlerle yaratılır. Seçmenler yerel seçimler ile CHP’ye deneyim sunma şansını tanıdı, marka vaadine inandı ve oyunu verdi. Şimdi CHP fevkalade deneyim ile bu seçmenleri tutmalıdır. Pazarlama ve satış bilgilerine göre, ürünü veya hizmeti satmak, işin bitmesi değil, yeni başlamasıdır. Bunun nedeni, modern pazarlamada ve markalaşmada amaç ürünü satmak değil, müşteriyi satış sonrası ‘hayat / ömür boyu’ tutmaktır. Bu, müşteriye fevkalade deneyim yaşatarak olur. Aynı durum, seçmenler için de geçerlidir. Yazımda hep belirttiğimi gibi, burada seçimleri kazandıran, kaybettiren ‘gezer, değişken’ seçmenden bahsediyoruz. Bu seçmenlerin gelecekte oylarını almaya devam etmek için, CHP belediyeleri beklenenin ötesinde deneyimler yaşatmalıdırlar. Bu da Çin geleneğinden gelen kavrama göre, beklenen değil (Cheng olarak bilinir), beklenmedik, sürprizler (Ch’i olarak bilinir) müşteriyi tutar, sadık yapar. Bana göre, Sn. Erdoğan’a ve AKP’ye sadık seçmen yaratan da ilk 5-6 yıllarında beklenmedik başarılarıdır. Kişi olarak da beklemediğimiz sürprizler bizi çok mutlu eder!  

Bu konuda son bir nokta da ürünler ve hizmet vaatleri satış yaptırır, yani siyasette oy getirir. Satış sonrası hizmetler ise müşteriyi, burada seçmeni tutar. Müşterilerin %50-70’i satış sonrası kötü hizmetten dolayı terk eder. CHP bunu çok iyi bilmeli ve seçim sonrası (satış sonrası) ‘Cheng-Ch’i’ prensibini iyi düşünmeli ve uygulamalıdır. 

3. CHP’nin kazandığı veya kazanmayı düşündüğü muhafazakar oyları koruması için bence ‘laikliği’ iyi tanımlayıp, yeniden konumlandırmalı. Belki laikliği, insanların dinini özgürce yaşama olanağı olarak konumlandırmalı ve öyle olmalıdır. Bazı araştırmalara göre, inançlı insanlar bunu istiyor gibi. Bunun önemini anlatan bir kavram da değerlerin örtüşme teorisi ve bunun satın alma kararına etkisidir. Araştırmalara göre, insanların kendi değerleriyle uyumlu olan, örtüşen markaları satın alma olasılığı %70-75 arasında değişmektedir. Bunun yanında, kendi değerleri ile uyumlu olmayan, örtüşmeyen markaları satın almama olasılığı ise %60-65 gibidir. Bu durumda eğer CHP muhafazkar (ılımlıda olsa) seçmenden destek, oy alacak ise, seçmeninin değerleriyle örtüşen değerleri öne çıkarmalıdır. Belki de bu kavram, Türkiye’deki seçim sonuçlarını ve CHP’nin durumunu açıklıyor olabilir. Tabi ki istisnalar vardır, burada genel durumdan bahsediyoruz.  

4. Bunun yanında, CHP parti olarak en alttaki üyelerinden en üstteki başkana kadar aynı mesajı vermelidir. Bu kavrama günümüzde ‘içsel markalaşma’ deniyor, benim de çalışma alanım. Bunun özünde, partinin her bireyinin partice kabul edilmiş parti misyonunu, vizyonun ve vaadini içselleştirmesi, benimsemesi ve yaşaması vardır. Aynen senfoni orkestrasında olduğu gibi, tek ses vermelidir. Kolay olmamakla birlikte, başarı zorluklardan geçer. İçsel markalaşma başarı için artık şart olmuştur. 

5. Son olarak, CHP yıllar sonra seçmenden çok önemli bir şans buldu. Bunu devam ettirmek, kazanılan belediyelerle fevkalade deneyim yaratmak, son genel seçimde olmayan ama yerel seçimde var olan görevini korumak, geliştirmek veseçmene CHP bunu yapabiliyor dedirtmek ile olur. Bunun nedeni, güçlü markalar deneyimler ile yaratılır ve korunur; aynen Apple ve onun iPhone’u gibi güçlü markalar da benzer bir şekilde öne çıkar. CHP Türk siyasetinde ‘Apple veya onun iPhone’u veya Mercedes gibi olacak ise, onlar gibi davranmalıdır. Kısaca, güçlü marka olmanın üç temel kuralını dikkate almalı ve markaların fevkalade deneyimler ile yaratıldığını asla unutmamalıdır.

Özetle, 31 Mart seçim sonuçlarını bir siyaset bilimci gibi değil, pazarlama ve marka kavramları perspektifinden açıklamaya çalıştım. Unutmayalım ki, her siyasetçi ve siyasiparti markadır ve yukarıda bahsettiğim markalaşma ve diğer kavramlarını anlamadan, uygulamadan marka güçlü marka olamaz, uzun dönem ayakta kalamaz. CHP yakaladığı fırsatı güçlü marka olmak için çok iyi değerlendirebilir. Unutmamak gerekir ki, marka olmada ‘güven’ en önemli faktördür. Onun için adaylar dahil her alanda seçmenin güveni kazanılmalı ve devam ettirilmelidir. 

Son söz: ‘Son Antalya teleferik olayı gösterdi ki, CHP 4 yıl sonra genel seçimlerde kazanmak istiyorlar ise, CHPli belediyelerin hiç bir şekilde dolaylı da olsa en küçük bir hata yapma lüksleri yoktur. nokta!.

Saygılarımla,

Prof. Dr. Musa PINAR