Eski Türkiye'yi Arıyoruz 23 Nisanlar'da…
ESKİ TÜRKİYE'Yİ ARIYORUZ 23 NİSAN'LARDA...
Bu hışır kafalı, saçları üç numaraya vurulmuş, çocuk benim.
Muğla /Ortaca / Mergenli köyünde çekilmiş bu fotoğraf...
Kapanmadan önce Mergenli köyü ilkokulu arşivinden almıştım...
1973 yılı olmalı...
Siyah beyaz Türkiye...
O zamanlar vatandaşlığımız parayla satılmıyor...
Mülteci sorunu yok...
Paramız değerli...
İtibarımız yerinde...
Fabrikalarımız çalışıyor...
Eğitim, bugünün eğitimini ona katlar...
Başlarımız dik, alnımız açık...
Ödenmeyecek borcumuz yok...
Mergenli'de iki odalı bir evde doğmuşum. Sekiz kardeşiz... Zavallı annem yemek yetiştiremiyor...
Yer yataklarında yatıyoruz...
Yer sofralarında tek çanaktan yemek yiyoruz...
Ot kavurup, ot yoğurtlayıp, ot sütleyip, ot ekşileyip önümüze koyuyor benim elleri öpülesi annem...
Sabahları sıradağlar gibi okula gidiyoruz.
Siyah önlük, beyaz papatya gibi bir yaka...
Kara dibek kumaştan yapılma bir ilkokul çantası...
Silgimiz boynumuzda bir kolye gibi asılı...
Çitlembik doldurup getiriyor cebine kimi arkadaşımız...
Haşlama yumurta kokusu, çökelek kokusu sarıyor sınıfları...
Yabani armut en geçerli meyve...
Cin gibi Yörük çocuklarıyız...
Gözlerimiz çakmak çakmak...
Her soruya, kırk parmak kalkıyor... Bilenin de bilmeyenin de parmağı tavana değecek sanki...
23 Nisan'ı seviyoruz en çok...
Köylüler toplanıyor sabahtan okulun avlusuna... Geleceklerine bakıyor kirli sakallı ihtiyarlar... Gözleri bizde ninelerimizin...
Öğretmenimiz, onların karşısına çıkmadan son kez uyarıyor: "göğüsler dışarıda, başlar dik geçeceksiniz anne babalarınızın önünden!"
Askeri adımlarla gürül gürül geçiyoruz önlerinden...
Avuçları kızarıncaya kadar alkışlıyorlar bizi...
Boyun damarlarımız dışarı fırlıyor marşlar okumaktan...
"Mustafa Kemal..."
"Türk ulusu..."
"23 Nisan..."
"İleri, daima ileri..."
Gözlerini siliyor oturduğu yerde Akkızca Ninem...
600 yıl susturulmuş, okul yüzü gösterilmemiş bir soylu halk, okullara dört elle sarılıyor...
Biliyor okulla çıkılıyor piramidin tavanına...
Devletin politikası, devletin okulları diyor...
Varını yoğunu devlet okullarına seferber ediyor...
Olmadı yatılı okullara gönderiyor yoksul çocuklarını...
Okuma seferberliği var. Sekizgen şapkalı köylüler ortaokul, lise kapılarına dayanıyorlar...
"Bizim çocuğumuz da okusun..."
"Eti senin kemiği benim hocam."
İşte o günlerde Ortaçağ rüzgarı eşmeye başlıyor ülkemde...
Sonra, "tam bağımsız Türkiye" diyen çocuklar öldürülüyor dağlarda...
Sonra, yoktan suçlamalarla darağacına çekiliyor gençler...
Sonra sokak sokak kurşuna diziliyor çocuklar...
Sonra bir Eylül sabahı... Çatık kaşlı beş genaral masaya oturmuşlar, bağıra bağıra rotamızı Ortaçağ'a çeviriyorlar...
Önce her mahalleye cami yapılıyor, sonra köy okulları kapatılıyor...
Sonra, köy okulları kaderine terk ediliyor...
Otlar sarıyor bahçeyi...
Çeşmenin musluğu kırılıyor... Sıvaları dökülüyor...
Öğretmen gidiyor...
Bayrak direği yalnızlaşıyor...
Kurtuluş Savaşına katılmış gaziler kahrından ölüyor...
Köylerimiz kendi kaderine terk ediliyor...
Köyler şehirlere akıyor... Hayvancılık bitiyor önce... Sonra tarım...
Çocuklarımız ve torunlarımız için güzel bir masal oluyor her şey...
Ben de size bu masalı anlattım...
Hatırlayın diye...
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun...