Sarıçam

Dr. Nurettin Demir drnurettindemir@gmail.com

Ortakahve’de turnike önünde rengarenk giysiler içinde sıraya girmiş kayak sevdalılarıyız. Ayağında kayakları, elinde batonları olan, her geçişte “bling” “bling” diye sesleniyordu. Görevlilerin “Biraz ilerleyelim. Kırmızı çizgi hizasına gelin” uyarısıyla 8 kişilik teleferik vagonuna ancak 3 kişi binebildik. Kızım Başak, torunum Zeynep, Nilgün Saral, yeğenlerim Ceylan ve Serdar Keskin ile oğulları Kaya arkada kalmışlardı. Sema Kaynar erkenci, önceden çıkmış olabilir. Kayaklara bağlı ayaklarımızı koyacağımız korkuluk ve rüzgarlığı indirdikten hemen sonra yükseldik. Muhteşem bir manzara. Kayak pistleri ve sarıçam ağaçlarının dalları ve tepeleri karlarla kaplanmıştı. Ben bu doğa harikasını fotoğraflarken yanımdakiler sohbete başlamışlardı. Delikanlı, kızı iyice sola doğru sıkıştırıyordu.

-Salim sanırım dışarda çok şiddetli rüzgar var. Bak bak öndeki vagon nasıl da sallanıyor! Bu kadar rüzgara rağmen ağaçlar neden hiç sallanmıyor? Karlar da ağaçların dallarına konmuş kuşlar gibi neden düşmüyorlar? Ne güzel çamlar, upuzun kalem gibi ?

-Sarıçam bunlar. Kayak alanını, pistleri, tepeleri çepeçevre saran bu güzel ağaçlar ülkemizin nadide ormanlarındandır. Çok sağlam kökleri vardır. O nedenle pek sallanmazlar. Yere sıkı tutunurlar. Belki de dünyada pek az kayak pistinde bulunan kristal karları yapan bu ağaçlardır. Öğrendiğim kadarıyla dünyada bir Sarıkamış birde Avrupa’da Alpler’in bazı kayak merkezlerinde varmış. Ne kadar şanslıyız değil mi? Kimbilir Sarıkamış adı bu çamlardan dolayı verilmiş olmasın?

-Bak bak rüzgar sağ taraftaki ağaçların tepelerindeki karları nasılda savurdu. Kar bulutu ilk kez görüyorum? Ne kadar güzel.

-Haklısın. Sarıçam ormanları ülkemizde sadece iki yerde var. Sarıkamış ve Doğu Karadeniz’de yoğun olarak bulunur. Kızılçama göre iki kat daha hızlı büyürler. Kerestesi sağlam olduğu için aranan kıymetli çamlarlardandır.

- Kalem gibi, sanki dalları budanmış gibi duruyorlar. Boyları ne kadardır?

Kazım kızın beline sarılıp dudağına bir öpücük kondurduktan sonra, rüzgar hışırtıları arasında…

- Senin gibi ince belli, uzun boylular. Bu güzellik bir sende bir de onlarda var… 40-50 metreye ulaşırlar diye biliyorum. Diğer çam çeşitleri gibi hem ince hem de yeşil yapraklıdırlar. Tepeleri gördüğün gibi sivri. Dünyada 100 çeşidi olduğu yazılan çamların beş çeşidi ülkemizde yaygındır. Kızılçam, Karaçam, Fıstık çam ve Halep çamları diğer çeşitleridir. Hatırlar mısın bilmem Milas - Bodrum Havaalanından Bodruma doğru giderken Güvercinlik koyunun sağında Halep ormanlığı vardı. Önce yaktılar sonra yerine kaçak oteller yaptılar. Şimdi televizyonlarda hazin programlarını izliyoruz

-Geçen yıl orman yangınlarında çok ormanımızı kaybettik. Ne kadar üzülmüştüm. Ülkemizin ormanlarımızın yüzde 60’dan fazlasını çam ormanları oluşturur. Bunları daha sonra da konuşuruz. Bak!.. Bayrak Tepe’ye zirveye geldik.

-Haklısın. Hazırlanalım. Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşa da çok üzülüyorum. Nedir bu yaa! Erkek egemen yöneticilerden bu yaşlı dünyanın çektiği. En çok zararı çocuklar ve kadınlar çekiyor.

-Gerçekten çok vahim ve üzücü... Bu savaşın tantanasından, gölgesinden yararlanarak zeytinliklerin katline yol açan Kanun Hükmündeki Kanunu da yayınladılar. Zar zor yetiştirilen zeytinliklerimizi bir kalemle atılan imza ile talana açtılar. Bayrak Tepe’de dalgalanan bayrağımızda bu hüznü görüyor musun? 

Otomatik olarak kalkan vagon siperliğinden sonra korkuluğu ve ayaklığı da kaldırırken benim vagondaki varlığımı fark ettiler mi fark etmediler mi bilemedim.

İki kuğu gibi kayaklarının üzerinde batonları ellerinde, Karanlıkdere yönüne giden 7 numaralı piste doğru kıvrıla kıvrıla kayıp gittiler. 

2634 rakımlı Cıbıltepede dalgalanan bayrağın altında zirveden 4 nolu kırmızı kuşak pistten aşağı doğru kayarken kar taneleri yüzümün açık yerlerine vuruyordu. Ah Keşkeler! Salim ile Hülya’nın sevgileri, aşkları hep sürse gitse diye geçti içimden. Savaşlar olmasa. kadınlar horlanmasa, ezilmeseler, şiddet, acı görmeseler... Yanımdan geçen üç kadının yan yana özgürlüğe doğru kayışlarını izlerken “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü” düşündüm. Acısız, savaşsız nice kadınlar günlerini kutlamak dileğiyle. 

Göcek

07.03.2022