Göcek'te 23 Nisan ve Nutuk
1959-1960 yılında Göcek İlkokulunda ilk yılımı tamamlarken 23 Nisan ile ilgili ilk kutlama, ilk tören ile ilgili herhangi bir anım hafızamda yer almıyor. Tören yapıldı mı yapılmadı mı? Hiçbir iz yok. O sıralar, 17 Nisanda, 5 yaşındaki kız kardeşimin hazin ölümü de var.
Birinci sınıfın bitiminde karnelerin alımından sonra 27 Mayıs 1960 ihtilali olmuştu. Babam yeni satın aldığı transistörlü radyodan gece gündüz haberleri dinlerler, hatta o kadar yoksulluğa rağmen tek varlıkları olan bir gümüş bileziklerini Ankara'ya gönderdiklerini anımsıyorum.
Sonraki yıllarda Göcek İlk Okulu tüm Milli Bayramlarının coşkuyla kutlandığı bir yerdi. Özellikle Göcek İlk Okulu Müdürümüz Rahmetli Süreyya Sarı bu konuya çok önem verirdi. Çok duyarlıydı. Sadece okulda değil, tüm çarşının da ciddiyetle bu törenlere katılmasını isterdi.
Göceğin sahil kesiminde şimdiki D-Marinin olduğu yerde Türk Maden Şirketi çalışanları, bugünkü Rixoss Otel ve Marin Türk'ün olduğu yerlerde kurulan Etibank Üçköprü Krom İşletmelerinde çalışan mühendis, memur yani beyaz yakalıların çocukları daha varlıklı grubu oluştururdu. Göcek körfezinin arka sırtlarını oluşturan Toros dağlarının diplerinde ya da dağların üstündeki mahallelerde yaşayan ailelerin çocukları, işçilerin, köylülerin, Yörüklerin, çiftçilerin çocukları da ekonomik olarak daha yoksul kesim çocuklarıydık. Bu farklılığa karşın bizler de aynı koşullarda eşit şartlarda okurduk. Ayrımcılık olmazdı. Aynı dersleri, aynı övgüleri ve aynı cezaları alırdık. Bizlerden farkları onların elektrikleri vardı. Bizlerin ya çıra, gaz lambası ya da löküs dediğimiz pompalı lüks gaz lambalarımız vardı. Ayrıca sadece evimizden gelirken sobaları yakmak için odun, kozalak gibi yakacak getirmemizi isterlerdi. Bizde seve seve götürürdük.
Bu ayrıntıyı neden anlattım? Sahilde okuyan çocukların yine de bir ayrımcılık tarafları olurdu. Farklılık daha çok törenlerde ortaya çıkardı. Nede olsa kıskanırdık. Onlar törenlerde trampet takımını oluşturur, elbiseleri, ayakkabıları, yakalıkları daha yeni daha ütülü tertipli olurdu, Dolayısıyla tören geçişlerinde tören ön sıralarında yer alırlardı.
Yıllar geçtikçe 23 Nisan törenleri başta olmak üzere her Milli Günlerin anılması kutlanması Milli Bayramların hem ruhuna hem de coşkusuna yakışır yapılırdı. Öyle ki Göcek'te 23 Nisan Törenleri denince sadece Fethiye'den değil Tüm Türkiye'nin ilgisini çekerdi.
Son 10 yılda Milli Günlerimiz ile ilgili törenler tüm ülke düzeyinde adına ve ruhuna göre yapılmaz olurken, iyice zayıflatılmışken, sembolik bir çelenk koymanın ötesine geçmedi. Buna karşın son yıllarda Göcek'te daha coşkulu ve festival ruhuyla kutlanır olmuştu. Göcek'teki Sivil Toplum Kuruluşları, Göcek Halkı başta olmak üzere etkili ve verimli kutlamaları tüm Türkiye'de haklı bir övgüye yol açtı.
Bu sene yani 23 Nisan kutlamalarının 101. yılı yine sesiz, yine fersiz geçiştirildi. Ne var ki gerici bir düşünce içimizi yaktı. Mersin İlimizin Çamlıyayla İlçe Müdürü Nutuk dağıtımını yasakladı. Gelen tepkiler üzerine yaptığı ikinci açıklama ile üzüntümüzü bir kat daha arttırdı. Ne demişti. Reklamın Kötüsü olmaz! Utanmak yok ki.
Nutuk dağıtımını yasaklayan o 5 kişilik komisyon da özellikle sorunun bireysel değil artık bir grubun, bir örgütün, belli bir toplumsal kesimin ellerine fırsat geçince ülkeyi nerelere sürükleyeceklerini göz önüne getirilmesi gerekir.
Atatürk, Nutuk'ta "Ey Türk Gençliği" diyerek başladığı ve gençlere seslendiği gibi Çağdaş, Aydınlık ve Laik bir ülkede geleceğimizi oluşturmada gençlerimize çok önemli görevler verdi. Laik, Çağdaş, Demokratik Ülkemizi korumak ve daha ileri noktalara taşımak. Gençlerimize bu kutsal görevi, bu emaneti anımsatmakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Sevgili Dostlar Bugünlerde Bir Nutuk alıp çocuklarınızın ya da torunlarınızın kitaplığının başucuna koymak olsun.