Ekim

Dr. Nurettin Demir drnurettindemir@gmail.com

Ekim...

Yoğun Eylül ayı günleri sonrası geldik Ekim ayına. Hiç alışık olmadığımız kadar susuzluk, kuraklık devam ediyor. Ege’de hemen hemen hiç yağmur yağmadı 5-6 aydır. Ağaçlar, bitkiler, ormanlar o kadar kurudu ki, yağmur olmadan zeytinler bile hasat etmek durumunda kalınacak. Köylü perişan, çiftçi perişan... Anadolu’da bazı göller haritadan silindi, barajlar kurudu. Birleşmiş Milletler genel kurulunda ülke liderleri global iklim sorunlarını konuştu, gündeme getirdiler. Dünya nereye gidiyor. Bakalım bundan sonra neler olacak?

Doğadaki, havadaki bu karamsar tablo değişecek mi? Bütün umutlar Ekim ayına taşındı. Ekim bunları karşılayabilecek mi? Taşıyabilecek mi?

Ekim? Sahi nedir Ekim? Ekim ayı ismini bilmeyen var mı? Sanırım yoktur. Bu isim o kadar yeni ki kullanılması daha bir asır bile olmamış. Türk Dil Kurumuna baktığımızda “ekmek” eyleminden geldiğini okuyoruz. Ekim adı “10 Ocak 1945” tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak kullanılmaya başlanmış ve bugüne dek gelmiş. Daha önceleri benim yaşımdakilerini çoğunun bile bilmediği duymadığı “Birinci Teşrin” ya da “Teşrinievvel” artık kullanılmıyor. İyi ki değiştirilmiş. Ne güzel bir isim. Ekim! Ekmek işi. Eylül ile Kasım arasında sonbaharın ikinci ayı. Yılın 31 gün süren 10. Ayı. Herkesin umudu. Çiftçinin, zeytincinin, elektrikçinin, şehirdekilerin, köyde, doğada, havada herkesin umudu Ekim. Üretimin ilk adımı, hatta dişi yani kız ismi, güzel bir isim.

Ekim ayı umut ayı dedik, toplumsal ve sosyal hareketliliklerin de arttığı bir ay. Okullar başladı. Pandemiye rağmen eğitim öğretim devam ediyor. Yüksek öğretim şehirlere hareket getirdi. Az da olsa sinemalar, tiyatrolar, sergiler, söyleşiler başladı. Antalya’da Altın portakal festivali, İzmir'de yoğun bir hareketlilik. Karşıyaka’da canlılık. Özlemişiz sosyal yaşamı?

Fethiye Belediyesi'nin düzenlediği "Likya Kültür Sanat Günleri"nde Ataol Behramoğlu ve Mehtap Meral’i ağırlandı. 1 Ekim’de Fethiye Beşkaya Meydanında; şiir ve insan “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var” konulu söyleşi ve şiir gecesinde sanatsever ve şiir severlere güzel bir akşam yaşattı sanatçılarımız. Söyleşinin bir yerinde Behramoğlu, “Coğrafya gerçekten kaderdir, varoluş dediğimiz şey bir kader. Sen her neysen bazı koşulların sonucunda öyle olmuşsundur. Beni ben yapan olgulara baktığımda bunlardan hiçbir şikayetim yok. Buradan Türkiye olgusunu konuşabiliriz. Ben Türkiye’yi ciddi manada önemsiyorum. Hani şey derler ya ‘balık derya içindedir ama deryayı bilmez’. Bu ülkede yaşıyoruz ama ülkenin farkında değiliz. Çünkü, ilk olarak kültür ve bilgi lazım. İkincisi insanlar ekonomik nedenlerle saplanıp kalmışlar ve göremiyorlar. Ben bir anlamda kendi kaderimi kendim yazarak, ülkeyi çok dolaştım.  25-30 yıldır Türkiye’nin görmediğim köşesi kalmadı. Türkiye’yi önemsiyorum. Bütün ülkeler ve diller önemlidir. Bu ülkenin kıymetini bilmeliyiz. Sayısız kültür buradan geçmiş, derin izler bırakmış. Bu kültürün mirasçısı olma duygusundan daha önemli ne olabilir?”  dedi. Mehtap Meral ile ne güzel ikili olmuşlar. Meral hanımın zarif sesi ile Ataol Behramoğlu'nun şiirlerinden çeşitli parçalar okudu. Kulağımızın pasları gitti. Karamsar geçen bir buçuk yıl sonra tekrar sosyal yaşama dönmek ne güzel. 

28 Eylül’de başlayan ve 10 Ekim’e dek sürecek olan Likya Kültür Sanat Günleri Fethiye Belediyesi Özer Olgun Kültür Merkezinde Sanatseverler için de bir umut bir heyecan oldu. Bu etkinliklerin başlatılmasında ve sürdürülmesinde Fethiye Belediyesine danışmanlık yapan önceki dönem Bursa Milletvekilimiz, hemşerimiz ve Göcek Gazete köşe yazarı Dr Ceyhun İrgiy’e, başta Fethiye Belediye başkanı Alim Karaca olmak üzere emeği geçenleri kutlar Fethiye halkı ve sanatseverler adına teşekkür ederim.

Ekim ayı ile başlayan sanatsever Kültür yaşamındaki umutlarımızın, tüm toplumsal, sosyal hatta siyasal yaşamımıza da umut olması dileğimi tekrarlamak isterim. Kışa girerken tüm karamsarlıkları bir kenara bırakıp geleceğe umutla bakalım. Ekim ayı gibi.