Her Gün Kadınlar Günü
Müjde ! Bahar geldi, taç olmuş adeta kavuşunca dallar, dokunurken yapraklar birbirine, tüm çiçekler elele, şarkıya durmuş ağaçlar. Ya kökleri, elele tutuşmuş dansediyorlar kuşlar dinlenirken kollarında. Doğa canlanıyor, doğa uyanıyor, bahar, var mı ötesi...
Demeter, Yunan mitolojisinde tarımın, bereketin, mevsimlerin ve doğurganlığın tanrıçası, Homeros'un destanlarında, "güzel saçlı kraliçe" ya da "güzel örgülü Demeter" diye geçiyor. Aylar öncesi bir şifa seansında, şimdi de Knidos’ta Demeter Tapınağıyla çıkmıştı karşıma. Ekinleri, özellikle de buğdayı simgeleyen, insanlara toprağı ekip biçmesini öğreten bir tanrıça.
Bir kaç yıl önce şahit oldum Adana’da, küçücük fidelerin dokuz ayda ağaca dönüşüp nasıl koca bir demet muz verdiğine. Hasat zamanı heyecanla sağa sola koşturuyordum, kelebek misali, kamera elimde. Gübre ile büyütülüp, fıskiyelerden gelen mayalı su ile serpildiğini, donmaktan sulama yoluyla korunduğunu öğrendim. Bir hastalık tedavisinin ise bahçeye bolca uğur böceği bırakılması ile olması sevimli geldi bana.
Doğanın muhteşemliğine bir kez daha aşık olmuştum.
Demeti kesilen ağacın ölmesini, muz ağaçta oluşumunu tamamlarken yanında büyüyen filize yol vermesini izledim şaşkınlıkla. Doğa sihirli, doğa cömert.
Ben daha yolda başlıyorum şarkı türküye giderken, pozitif enerji, neşe ulaşır ağaçlara diye düşünerek. Canım komşumun diktirdiği cepleri boncuklu, rengarenk desenli Adana şalvarını ayağıma çekince, dansediyorum ağaçlar arasında.
Küçücük ellerimle tohumları serperdim portakal çiçeği kokulu bahçemize, rengarenk çiçekli paketlerinde almıştık babamla. Her sabah çıktılar mı diye kontrol eder, su verir, hatta renkli çulumu serip orada yer içerdim. Geçenlerde caddeden geçerken gördüm babamla birlikte diktiğimiz çam göğe doğru uzanmış.
Yaylada evin bahçesine çilek dikerken ellerim büyümüştü artık, avuç içi kadar bir yere, ancak kırk elli fide sığmıştı, meyve ağaçlarıyla dolu bu bahçeyi rengarenk çiçeklerle parka dönüştürmek de benim işimdi. Oluk oluk düzelttiğim toprağa cılız fideleri dikmenin bir yöntemi de vardı. En büyük çilek ihracatçısı bizim oralarda, müşterimiz ve dostlarımız, onlar vermişti fideleri. İnanabiliyor musunuz, yıllık iznimi alıp gitmiştim, çilek dikme tatili. Sağa sola kol atıp köklendiğini gördüm, çabuk çoğalır çilek fideleri, dağıttık konu komşuya, çilekleri de yedik dalından.
Mucizeler diyarı dünyam, herkesin mucizesi içinde saklı. Doğmak mucizevi, hayatsa sihirli. İnadına yaşayacak, yaşadığın her gün İçin kutlayacaksın kendini.
İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.
Orhan Veli
Doğum günümü ve de kadınlar günümüzü “her gün kadınlar günü” sloganıyla kutladım, taçlandırdım.
“Ben bir kadınım, değerliyim.”
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günüydü, yaşamın her alanında herkes için eşitliği bir kez daha hatırlattık. Kadın erkek eşitliği yazarken bile düşünüyorum, bundan daha doğal ne olabilir ki.
Dün akşam moderatörlüğünü Nişantaşı Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Doç.Dr. Göknur Akçadağ’ın yaptığı Türkiye’nin ilk Kadın Valisi, Muğla Milletvekili Dr.Lale Aytaman’ın konuk olduğu bir toplantıda idim. Muğla’da “kadın eli değdi” diye anılan Lale Hanımın önemli birçok mesajı vardı. Öncelikle kadın elini; sevgi, empati, sağduyu, iyi planlama, ayrıntıları görebilme ve kapsayıcı olma olarak tarifledi ve her yerde kendi olduğunu, kadın gibi davrandığını vurguladı. Kadının karar mekanizmalarında yer almasının önemi, kadınlarla güçlü olan şirketlerin kar oranının yüzde yirmiki daha fazla, eşitlik olan ekiplerin karar kalitesinin 1.5 kat daha iyi olduğu konuşulanlar arasında idi. Genel Müdürümüz Sayın Burhan Karaçam’ın Bolu’daki toplantımızda kadınların bankacılıkta erkeklerden daha başarılı olduğunu açıkladığı anı hatırladım.
Ülkemizde milletvekili, kaymakam, muhtar, rektör sayılarının yetersizliği, kadın temsili yüzde elliye ulaşana kadar kotalar uygulanmasının gerekliliği, aksi halde nüfusun yarısının ihtiyaçları ve zorlukları temsil edilmediği, milletvekili yüzde onyedi, muhtar sayısı yüzde iki, rektör sayısı sadece yüzde 1.5 olduğu. Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre, toplumsal cinsiyet eşitliği performansında 156 ülke içerisinde 133. sırada maalesef.
Ne güzel demiş Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk:
"Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin."
Kadın erkek eşitliğini içselleştirmek; her alanda eşitlik ev, iş, sosyal, siyasi, kadın kimliğimizle başarı hikayeleri yazmak, kadının yaşam hakkını, huzurunu sağlamak, sevgiyle kadın erkek elele yürümek.
Toplantıyı organize eden sivil toplum kuruluşu BPW İstanbul İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneğinin Yönetim Kurulu Başkanı, Yapı Kredi Akademi’de birlikte çalıştığım canım arkadaşım Müjde Çetin’e çok teşekkür ediyorum. Beni tanıtırken eğitimlerimde bana ne çok asistanlık yaptığını belirtip, verdiğim eğitimlerden övgüyle bahsetmesiyle de onurlandırmıştı beni. Çok teşekkürler Müjde’cim, çok özelsin, seni gururla izliyorum.
BPW 2013 yılından bu yana kadınların hayatın her alanında erkeklerle eşit fırsatlar, eşit haklara sahip olabilmeleri için savunu, dayanışma, eğitim, farkındalık ve network faaliyetleri gerçekleştiriyor. 1930da kurulan dünya örgütü BPW international'ın bir parçası olan Dernek, bünyesinde 10a yakın tematik komite ile Liderlik Okulu ve Mentorluk Programı yürütüyor. Bundan sonra birlikteyim.
Müthiş bir akşamdı, beslendim, umutlandım, birbirinden değerli katılımcılar, yüreğini koymuş insanlık sevdasına.
Bahar geldi diye başlamıştım yazıma, başımı bir kaldırdım ki, sanki kar küresinin içindeyim, sessizce bir anda indi kar, beyaz güvercinler misali.
Hep taze tuttum sevincimi,
Avluda diz boyu kar,
Elimde kır çiçekleri.
Refik Durbaş
Bu yazı dünyanın her yerinde hak mücadelesi veren kadınlara ithaf edilmiştir.
Haftaya görüşene dek sevgiyle kalın....