Vira vira Ordu!

Aydan Tuncayengin aydan.tuncayengin@gocekgazete.com

Vira vira Ordu!
İnsanın seyahat anıları, kişiyi kendine götüren yollar gibidir. Doğanın bizlere en değerli armağanı olan güzelliklerin farkına varmak için yola çıkmak gerek… Kendimi bildim bileli keşif yolculuğu duygusuyla yaşarım… Doğa harikası bir ülkeye sahibiz. Türkiye, Anadolu’nun 7 bölgesinden oluşan, coğrafi çeşitliliği ve zengin doğal güzellikleriyle bilinen bir ülkedir. Ne mutlu bize…

Türkiye, bulunduğu coğrafya sayesinde tarih meraklıları için bir cennettir. Çağlar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yaptığı kadim kültürlerin izlerini taşıyan tüm bu zengin tarihsel ve kültürel miras, binlerce yerli ve yabancı turistin de tatil planlarını şekillendiriyor.

Batıdan doğuya, kuzeyden güneye, Türkiye'nin 7 bölgesindeki tarihi ve kültürel miraslarından kaçını keşfettiniz?

Gezilecek- görülecek yerler konusunda öncelikli olarak Türkiye’yi, ülkenizi keşfetme yolculuğu ile başlamanızı öneriyorum…
Seyahat etmek, insanların hayatında unutulmaz anılar ve deneyimler biriktirmelerini sağlayan bir aktivitedir. Yolculuklar, yeni yerler keşfetmek, farklı kültürleri deneyimlemek ve kendimizi geliştirmek için harika bir fırsattır. Size benim için ilham verici bir yolculuk anısı olan Ordu’yu anlatacağım.

Karadeniz’in zarif kenti Ordu!
2020 de ilk kez iş için gittiğim Ordu’ya bu sefer arkadaşım Zeliha’nın daveti ve önerisiyle dinlenmek ve Ordu’yu keşfetmek için gittim.
Karadeniz yeşilin ve mavinin her tonunu görebileceğiniz doğasıyla büyüleyen beni hayran bırakan bir bölgedir. Karadeniz kıyıları doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi ve kültürel öneme sahip kalıntılara/yerlere de sahiptir. Ordu şehri Karadeniz’in eşsiz güzelliklerini bünyesinde barındıran nadide şehirleri arasında yer almaktadır.
“Ver elini Ordu!” dedim yola çıktım. İşte bu sefer ayaklarım beni yine doğa harikası Ordu’ya götürdü.
Uçakta kâh keyifli sohbetler ederek, kâh dağları, ovaları, denizleri bulutların üzerinden seyrederek, kâh “Ordu’nun dereleri” türküsünü mırıldanarak Ordu havaalanına vardım… Gerek kurulduğu yer, gerekse mimarisi itibarıyla büyüleyen kentin nefes kesen manzarasını yol boyunca Karadeniz’in eşsiz doğasını seyre daldım.
Cennet ülkemin doğası beni her zaman büyülemiştir. Minik bir yeşillik, bir ağaç ve bir kuş bile görsem mutlu olurum.


Sevgili dostum Zeliha eve girdiğim anda piyanoda İzmir marşını çalarak beni karşıladı. Becerikli insanların yaratıcılığı da bir başka oluyor, teşekkürler bacım…
Kaldığım yer Altınordu ilçesinde. Altınordu İlçe Belediyesi ve Ordu Büyükşehir Belediyesi halka sunduğu hizmet çeşitliliği, özellikle çocuklar ve gençler için ulaşılabilir spor alanları, çok amaçlı açıkhava etkinlik alanları, çevre düzenlemesi/peyzaj, çevre temizliği açısından on üzerinden on puan verdim.
Zeliha “bilinçli bir halkız. Çevreye değer veriyoruz. Çevremizde kirlilik yaratanları nezaketle uyarıyoruz. Belediye temizlik hizmetlerimiz de iyi çalışıyor” diye açıklama yaparken ben de çevrenin videosunu çekiyorum. Yerler de izmarit yok ben şok şok… Sanki bir Avrupa kentindeyim… Sana diyom İzmir, şu çevre kirliliğinden ne zaman kurtulacağız?

Türkiye'nin Karadeniz sahillerinde yoğun bir şekilde yer alan fındık bahçeleri, sahilden içeriye doğru Boztepe, bir tarafında Ordu manzarası bir tarafında uçsuz bucaksız Karadeniz manzarası sizi kucaklıyor.. Gökyüzü yamaç paraşütü yapanlarla renklenmiş… Boztepe-Ordu arasında teleferik hizmeti var. Boztepe'ye ister araçla, ister yürüyerek, ister teleferikle de ulaşabilirsiniz.
Doğayla iç içe geçen saatlerden sonra sıra, şehir merkezine gidip Ordu'nun diğer güzelliklerini keşfetmeye gelmişti. Keşfe Ordu sahil şeridinden yürüyerek başlamaya karar verdik. Ancak mevsim itibariyle Karadeniz arada sırada yağmura teslim olsa da yağmurlu havalarda yürümeyi seviyorum.  

Sahil şeridinden yürümeye devam ediyoruz. Ordu şehir merkezinde uzun bir sahil şeridi var. Sahil boyunca kamelyalar bulunuyor, yürüyüş yaparken mola verebilirsiniz. Sahile nazır kafelerde kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Geniş bir Bisiklet yolu ve yürüyüş parkuru var. Bisikletiniz yoksa kiralamak için bisiklet parkları mevcut. Denize girmek için Akyazı Plajı’nı tercih edebilirsiniz. Plajın mavi bayrağı var...  Sahilin genişliği 15-20 metre ve 2 km uzunluğunda.


 İlkadım Anıtına ulaştık. Atatürk orduya geldiğinden buradaki İlkadım Limanından giriş yapmış bu nedenle anıt buraya yapılmış. Hemen yakınında Rüsumat No:4 gemisi bulunuyor. 1921 yılı Kurtuluş Savaşında Ordu sahilinde Yunan Gemilerinden kurtulmak için batırılan ve ardından tekrar yüzdürülen Rüsumat No:4 Gemisi olayı ve Ordu halkının kahramanlıkları ile ilgilidir. Ordu şehrinin Kurtuluş Savaşında yaşadığı önemli olaylardan biridir.
Rüsumat No:4 Gemisinin destansı öyküsüne bu linkten https://ordu.ktb.gov.tr/TR-339601/rusumat-no-4-gemisi-ve-cumhuriyet.html ulaşabilirsiniz...


Bir Ordu Hikâyesi yazıyorum.
Ordu, şehir merkezi, Boztepe, mükemmel sahil şeridi, harika manzaraları ve tüm zarafetiyle, temiz ve canlı bir şehir…
Ordu, mavi ve yeşilin birleştiği, sakinliğinde kuş seslerini dinleyebileceğiniz, kalabalık caddelerinde keyifle dolaşabileceğiniz, temiz havası ve dağlardan gelen çam kokularıyla ciğerlerinizin bayram edeceği bir şehir.
Alışveriş yapabileceğiniz dükkânlar, yöresel lezzetler tadabileceğiniz lokantalarla dolu. Keyifle zaman geçirilebileceğiniz yerlerden biri Fidangör Caddesi. Trafiğe kapalı olan bu caddede rahatça gezip, alışveriş yapabilirsiniz. Merkezde bulunan Düz Mahalle Kilisesi ve Taşbaşı Kilisesi’ni mutlaka görmelisiniz. Düz Mahalle Kilisesi Rumlar tarafından 19. yüzyılda yapılmış. Bir süre itfaiye binası olarak hizmet vermiş ve sonrasında tiyatro olarak kullanılmaya başlanmış.

Zeliha “Menekşe sokağına gidelim” dedi. Bu sokak ilk Ordu’nun yerleşim bölgesi... Tarihi evlerin bulunduğu bir sokak... Sokağın sonunda Taşbaşı Kilisesi bulunuyor. 1853 yılında yörede yaşayan Ortodoks Hıristiyanlar Rumlar tarafından yapılmış. 1937-1977 yılları arasında cezaevi olarak da kullanılmış, 10 Nisan 2000 tarihinden bu yana Kültür Merkezi (çok amaçlı salon) olarak kullanılıyor.

Menekşe sokağında farklı sanat mekânları var. Bunlardan biri de Ordu Büyükşehir Belediyesinin cam işleme kursu benim de ilgimi çekti. Kursun hocasıyla kısa bir sohbet yaptım. Kursiyerler cam ve ateş birlikteliğinde tüm yaratıcılıklarıyla eserlerine şekil vermeye çalışıyordu. 



Zeliha'nın rehberliğinde merkeze iniyoruz teleferiğin alt istasyonunda Ters Ev bulunuyor. 150 metrekarelik alanda bulunan Ters Ev, iki kattan oluşuyor. Giriş bahçesi dâhil evin bütün bölümleri adından da anlaşıldığı gibi ters olarak konumlandırılmış.
Karadeniz Bölgesi, doğal güzelliği,  tarihi öneme sahip yerleri bakımından benim gibi gezginleri tatmin ediyor.
Aradan sağlık kontrollerimi de çıkarttım. Evin büyük doktoru aile hekimi Yusuf eniştem “gelmişken yarın gel tahlillerini alalım” dedi. Ertesi gün Zeliha ile eşinin bulunduğu aile hekimliği merkezine gittim. Evin küçük Doktor’u Onay tahlil sonuçlarımı okurken beni şaka yollu heyecanlandırsa da Büyük Doktor Yusuf eniştem eve gelince tahlillerinde ”her şey normal” dedi ve rahatladım. Çok şükür içim de, dışım gibi güzel çıktı. İç/dış ayarların takibini yapmak lazım! Teşekkürler Yusuf enişte ve Zelihacım…
Anneler gününe de denk gelince Zelihan'ın ablası Fatoş bizi kahvaltıya davet etti. Bende bu vesileyle kutlanma nasibimi aldım. Sağolsunlar...  Öğleden sonra da Boztepe'ye Zeliha ve Fatoş'un anne-baba evine ziyarete, el öpmeye gittik. Çocuklar iş'le ben de sohbetle görevlendirildim. Yeni hikayelerle çok keyifli bir gün geçirdim. 

Karadeniz bölgesi, benim için her zaman merak uyandıran, renkli ve ilham verici bir yer oldu.
Sokaklarında dolaşırken, farklı kültürlerin ve dinlerin bir arada olduğunu görmek hoşuma gitti. Kiliselerini ziyaret etmek, yerel pazarlarda alışveriş yapmak ve yerel yemekleri denemek benim için unutulmaz anılar olacak.
19 Mayıs Spor Akademisinden sınıf arkadaşım, Ordu Tenis Akademi sahibi, tenis antrenörü Zeliha Onay Furtun ile işlerimizi hallettikten sonra gün içinde şehri keşfetmek için bize zaman kalması harikaydı… Şehrin tarihi ve dolayısıyla turistik bölgesinin neredeyse tüm sokaklarına girip çıktık, karış karış gezdik. Aralarda beni ilginç mekânlarla ve yeni insanlarla tanıştırdı.
Tarihi ve kültürü hakkında birçok şey öğrendim. Turist tekneleri Karadeniz sularında dolaşmaya başlamıştı. Yüzme planımıza hava şartları müsaade etmediği için montla yağmurun ve serin havanın tadını çıkardım.
Keşfetmek, yükseklerden gün batımını izlemek ve doğanın gücü ve güzelliği karşısında kendimi çok canlı hissettim. Benim için bir anlamda içsel bir yolculuk oldu. İçsel huzuru bulmak ve kendimle daha derin bir bağlantı kurmak için zaman ayırmak, hayatıma olumlu yönde etki ediyor.
Bu seyahat, benim için sadece yeni yerler keşfetmekten ibaret değildi. Aynı zamanda, farklı kültürleri deneyimlemek, sevdiğim insanlarla buluşmak ve kendimle daha derin bir bağlantı kurmak için bir fırsattı. Seyahat etmek, bizi sınırlarımızın ötesine taşıyarak, yeni perspektifler kazandıran ve büyümeye yardımcı olan bir deneyimdir.
Seyahat etmeyi seven herkesi, yeni yerler keşfetmek ve farklı kültürleri deneyimlemek için cesaretlendirdiğimi umuyorum. Seyahat etmek, hayatımızı zenginleştiren ve bizi daha iyi bir insan haline getirir.  Ordu sokakları insanlarla dolu, yiyor, içiyor, sohbet ediyor, hayatın tadını çıkarıyorlar!

Ordu İli’nin derin tarih ve kültür hareketi kaynaklarına dalınca bi kahramanıyla karşılaştım. Hekimoğlu Efsanesi denilen bizlerinde “Hekimoğlu Türküsü” diye söylediğimiz;
“Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım da narinim kendi nefsime
Konaklar yaptırdım döşetemedim.
Ünye de Fatsa bir oldu narinim baş edemedim”…
diye söylediğimiz  halk kahramanı “Hekimoğlu” adına yazılan türküsü ile günümüze kadar ulaşır. Meğer asıl adıyla Hekimoğlu İbrahim, uzun yıllar Fatsa, Ordu, Tokat, Niksar, Samsun dağlarında hüküm süren, halk arasında mertliği, yiğitliği ve yardımseverliğiyle şöhret yapan ve adına türkü yakılan bir Türk halk kahramanıymış. Ordu çevresinde yaşayan yoksul bir ailenin çocuğu olan Hekimoğlu, yakın çevresinde dürüstlüğü, akıllığı ve yiğitle nam salmış…
https://ordu.ktb.gov.tr/TR-340595/hekimoglu-efsanesi.html ( Hekimoğlu Efsanesini okumak için linke tıklayınız)

Ordu’nun mutfağı yörenin coğrafi özelliklerine göre şekillenmiş. Karadeniz kıyılarında bulunan Ordu dolayısıyla dağ, yayla ve deniz kültürünün iç içe olduğu yemeklerinde her damak zevkine hitap edebilecek geniş bir çeşitlilik sunar.
Ordu kıyı kuşağı yağışlı ve ılıman iklime sahip bir şehir olması nedeniyle, sahip olduğu bu özelliği mutfak kültürüne doğrudan yansımıştır. Turşu kavurmalarından doğada kendiliğinden yetişen yöreye özgü bitkilerden yapılan yemekleri, balık çeşitlerini ve farklı lezzetleri, Ordu’da deneyebilirsiniz!

Meğer uçakta mırıldandığım “Ordu’nun Dereleri” türküsünün yürek burkan bir hikâyesi varmış! Ordu yöresine ait bir halk türküsü olan “Ordu’nun Dereleri”, aşklarını dedikodular yüzünden kaybeden iki gencin dramını anlatıyor. https://www.orduolay.com/haber/17515722/turkulerimiz-ve-hikayeleri-ordunun-dereleri-yukari-aksa (Hikaye’yi okumak için linke tıklayınız)

Yamaçları fındık bahçeleriyle kaplı Ordu’nun fındık türü Sinonimi; Delisava, Gök fındık ve Göv (Göğ) fındıktır. Genellikle Ordu ilinde yaygın olarak yetiştirilmektedir. Sinonimi; Yomra ve Boyhane'dir. 
Kahvaltıdan sonra şehri tanımak için sahil şeridinden merkeze yürüyorum. Merkeze giden caddede toptan fındık alım satımı yapan işletmeler bulunuyor. Fındık ticari hayatın önemli kısmını oluşturuyor. Ordu’nun markalaşmış çikolata fındık ürünlerini fabrikası Sagra ‘nın satış merkezi bulunuyor.

Pazar yerinden geçip, ara sokaklardan ilerlerken gelen güzel bir müzik sesi ve sanat etkinliklerine şahit oluyorum. Bir ara kitap imza gününe katılıyoruz. Girdiğimiz sokakta karşılıklı renkli tabure ve sandalyelerden oluşan kafelerin olduğu sokağın adının Komünistler Sokağı olduğunu öğreniyorum.

Ordu 18.yüzyılda Boztepe yamaçlarından Kiraz limanına uzanan alanda kurulmuş yeni bir şehir olarak kabul ediliyor. Dereleri derin vadiler oluşturuyor, dik ve tepeliklerden oluşan arazi yapısına sahip. Akşam yemeği için şehri boydan boya kat ettiğimiz caddelerinden sahildeki ana yola ulaşıyor, perşembeye balık yemeye gidiyoruz.

Yaza yaza ne Ordu ne de hikâyeleri biter. Bir haftalık gezi serüvenimde havanın yağmurlu olması sebebiyle Ordu’nun en güzel yaylalarını göremeden döndüm. “Daha sıcak günlerde geleceğim” diye söz verdim. Ordu yaylaları, Giresun ve sonrası için özellikle yaylalarını gezi programıma aldım.

Karadeniz Bölgesi doğası, havası, denizi, yeşili, tabiatı, suyu, insanı, yemekleriyle Türkiye’nin farklı bölgelerinden biridir. Zengin kültürü, köklü geçmişi, misafirperver halkı, yemekleri ve halk oyunlarıyla popüler bir seyahat noktası haline gelmiştir.
Karadeniz Bölgesi hemen hemen her mevsimi yağışlı geçirir. Bu nedenle sayısız yeşil alan ve orman görmek mümkündür. Hoyrat, asi, hırçın denizine inat insanları da bir o kadar enerjik ve neşeli.
Ordu halkının içten, samimi, güler yüzlü ve misafirperver yaklaşımını çok sevdim. Sizler de inanıyorum ki en kısa zamanda buraya gelmek isteyeceksiniz.
Son gün Büyükşehir Belediyesinin Durugöl Kurtuluş Tabiat Parkını ziyerete gittiğimizde şarkılı su dansı havuzunda çalan tesadüf mehter marşıyla da uğurlanmış oldum. Organize yine Zelihadan mı, bilmiyorum ama denk gelmesi kuantum enerjisi(!) olsa gerek!
Eğleniyoruz işte, daha ne olsun:)))
Kısaca; Karadeniz’in dağları, denizi, havası suyu, insanı bana iyi geliyor! 

Sağlık ve sevgiyle kalın.
Aydan Tuncayengin