Sedir
DAĞLARIN KADISI KATRANDIR
SEDİRLERİN GÖLGESİNDEN ÇED RAPORLARI GEÇMİYOR
Sedirler yarı ışık ağacıdır. Sediri gördüğünüzde, önce bir seyredin uzaktan, o güzel endamını, sonra dokunun ona, eğer katranı sızmışsa dışarıya mis gibi kokusunu çekin içinize. Hititlerinde dediği gibi “sedir ağacının tatlı kokusunu duyun”. Sedirler, kadim uygarlıkların kültürde ğerlerini, hayallerini ve inançlarını da günümüze taşırlar.
Hititler’de Toros Sediri dinsel törenlerde tütsü olarak kullanılırdı. Baş tanrı Taru’dan adını alan Toros Dağlarında yetişen sedirler,baş tanrıTaru’nun kokusunu taşıyordu Hitit insanına. Hititler, tanrıları kaybolduğunda evlerinin önündeki yolda güzel kokulu bitkileri yakarak tanrıyıher cezbetmeye çalışırlardı. Kral Murşili, kaybolan Bereket Tanrısı Telepinu’yu geri getirmek için (kıtlığı önlemek için) yaptığı duada “...Sedir ağacının tatlı kokusunu duy, evine, toprağına geri dön, bunlar seni getirsin..." demektedirler.
Doğal olarak yetişen tek sedir türü Toros Sediri veya katran ağacıdır. Bilimsel adını Lübnan’dan almasına, hatta Lübnan bayrağında da betimlenmesine karşın günümüzde Lübnan topraklarında yok olmaktadır. Bu türün en geniş yayılış alanı Toros Dağlarıdır..
Kaş’taki sedir ormanında açılması planlanan mermer ocağı için yapılacağı duyurulan Halkın Katılımı (ÇED) toplantısı, tepkiler nedeniyle yapılamadı.Lengübe köyündeki sedir ormanında mermer ocağı açmak isteyen ancak iki yıl önce orman idaresinin olumsuz görüş vermesi üzerine ÇED süreci sonlandırılan firmanın ısrarı halk engeline takıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne yeniden ÇED başvurusunda bulunmuştu. Halkın tepkisi üzerineÇED toplantısının yapılamadığı tutanakla kayıtaltına alındı. Kaş’a bağlı Lengüme köyünde sedir ormanlarının yoğun olduğu bölgelerden biridir.
Lengüme sedir ormanlarının bulunduğu bölgede100 hektarlık alanda mermer ruhsatı verildi. Özel bir madencilik şirketi, sedir, ardıç ve çamağaçlarından oluşan verimli orman içerisindekiruhsat sahası içerisinde ilk etapta 24,90 hektarlıkalanda mermer ocağı açmak için Mart 2022’de ÇED başvurusu yapmıştı. Ancak Antalya OrmanBölge Müdürlüğü mermer ocağı açılması planlanan arazinin sedir, ardıç ve çam ormanlarıyla kaplı değerli orman olması nedeniyle ÇED süreci başlatılan projeye olumsuz görüş verdi. Bunun üzerine mermer ocağı için başlatılan ÇED süreci durduruldu. Şirket ise bu kararın iptali için dava açtı, ancak mahkeme davayı reddetti.
Sedir ormanında mermer ocağı açmak için ısrar eden şirket, proje alanına 200-250 metre mesafede çalılık ve kayalık bir alan tespit ettiğini savunarak geçtiğimiz Mayıs ayında yeniden ÇED başvurusu yaptı. Projeyi uygun bulan Antalya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ise 28 Mayıs 2024 tarihinde yaptığı duyuruda, Çamlıova köyündeki mermer ocağı projesi için ÇED sürecinin başladığını, 4 Temmuz’da Halkın Katılımı (ÇED) Toplantısı yapılacağını duyurdu.
Toplantının yapılamadığı ilgili kurum temsilcisi tarafından tutanakla kayıt altına alındı.
Sedir ormanında mermer ocağı açmak için ısrareden şirket, proje alanına 200-250 metremesafede çalılık ve kayalık bir alan tespit ettiğinisavunarak geçtiğimiz Mayıs ayında yeniden ÇED başvurusu yaptı. Projeyi uygun bulan Antalya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüise 28 Mayıs 2024 tarihinde yaptığı duyuruda, Çamlıova köyündeki mermer ocağı projesi için ÇED sürecinin başladığını, 4 Temmuz’da Halkın Katılımı (ÇED) Toplantısı yapılacağını duyurdu.
Mermer atığı (Mermer Çamuru) %50 KalsiyumOksitten, %95 Kalsiyum Karbonattan oluşuyor, buda dere yatağına bırakıldığında balıkların yaşamasını imkansız hale getiriyor. Atıkta bulunan karbonik asit de asit yağmuru etkisi yapıyor.
Mermer ocaklarının neden olduğu ormansızlaştırma sonucunda alan tek bir parçaya dönüştüğü, doğal arazi dokusunun parçalanmasının biyolojik çeşitliliği azalttığı veya ormanda alan bölünmesi oluşuyorsa, yaşamalanları arasında orman canlılarının geçişlerini engeller.Taş ocaklarının sağlığa da zararı var, canlılara da.
Mermer ocaklarında patlatmalar 3,4 şiddetindeki bir depreme eşdeğer. Bu patlamalar önemli ölçüde toz emisyonuna ve yeraltı su tabakasında ve akifer yapısında bozulmalara neden oluyor. Ayrıca gürültü kirliliği oluşuyor verüzgara bağlı olarak havaya karışan tozlar hava kalitesini de bozuyor.
Kırma ve eleme işlemleri de toz emisyonuna neden oluyor. Çünkü aslında bu işlemlerde sıvı kullanılmasbı gerekirken, su tüketimi yüksek olacağı için bundan kaçınılıyor.
Taşıma da çevreye toz emisyonuna neden oluyor. Yerleşim alanı içerisinden geçirilen kamyonlar taşıma esnasında yerleşim alanını da toz içinde bırakıyor.
En önemli etkilerden birini oluşturan tıraşlama, kazı da fauna ve florayı yok ediyor. Akiferde de çatlaklar oluşuyor, yeraltı su tabakası kirlenebiliyor ve yüzeysel su kaynakları kuruyabiliyor.
Taş ocaklarından yayılan tozlarda bulunan 2,5 mikrondan küçük parçacıklar akciğerlere kadar girebiliyor. Böylece metal bileşikleri doğrudan akciğerlere taşınmış oluyor. Ayrıca bitkileri de toz kapladığı için bitkilerin fotosentez yapması ve büyümesi engelleniyor.
Toz kirliliğinin görünmeyen bir etkisi de trafik kazalarının. Toz asfaltta görünmeyecek kadar ince bir kaplama alanı oluşturuyor, en ufak yağmurda kaygan zemin kazaya yol açıyor.
Kadim ağaçları Sedirleri ize ve doğamıza sahip çıkalım.